Bakırhan: Tarihi bir fırsat var, Öcalan ile konuşulmalı ve müzakereye geçilmeli

ANKARA - Kürt sorununun çözümüne dair "devlet oyun oynuyorsa büyük yanlış yapar" diyen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Tarihi bir fırsat var. İkinci yüzyılda 'cumhuriyeti demokratikleştirelim' deniliyorsa Öcalan ile derhal konuşulmalı ve müzakereye geçilmeli" dedi. 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 43 aylık mutlak tecridin ardından ilk kez 23 Ekim'de ailesinden bir isimle görüşebildi. Abdullah Öcalan, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili olan yeğeni Ömer Öcalan ile aile görüşü kapsamında görüştü. Abdullah Öcalan, görüşmede tecridin halen devam ettiğine işaret ederek, "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" mesajı verdi.  
 
Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümüne dair mesajı gündemdeki yerini korurken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu'ndan (MYK) da çözüm için önemli bir açıklama yapıldı. İktidara ve muhalefete önemli çağrıların yer aldığı bildiride, iktidara "İmralı tecridi vakit kaybetmeden kaldırılmalı"; tüm toplumsal kesimlere ise "Kısır çekişmelerin çok üstünde bir evrensel değer olan barışı birlikte inşa edelim" çağrısı yer aldı.  
 
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "yeni süreç" tartışmaları ve partinin bu konudaki pozisyonuna dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendi siyasi penceresinden Kürt sorununun çözümüne dair yaptığı çıkışı nasıl değerlendirdiniz? 
 
Kürt sorunu 100 yıldır çözülemeyen ve Türkiye'deki diğer meseleleri de tetikleyen bir mesele. Bu gerçeğin Bahçeli gibi karşı uçta yer alan bir siyasetçi tarafından söylenmesi tabi ki kamuoyunda bir şaşkınlığa neden oldu. Fakat bir mesele kendisini dayatıyorsa, ülkenin çeşitli alanlardaki gidişatını engelliyorsa, iktidar ciddi bir tıkanma yaşıyorsa böyle bir açıklama yapılması gayet normaldir. Yıllardır bu riske dikkat çekiyorduk, gecikmiş de olsa bu noktaya gelinmesini önemli buluyoruz. Tabi ki niyet ve samimiyeti, atılacak pratik adımlarla göreceğiz.
 
 Bahçeli, Kürt sorununun muhatabını doğru gösterdi. Ancak Bahçeli ve Erdoğan'ın Kürt sorununun çözümüne dair bir program ve politikası henüz yok. 
 
Bahçeli ile sorunun çözüm yöntemi ve ele alış biçimimizde belirgin fark var. Ama iki temel konuda bizim düşündüğümüz bir noktaya geldi. Birincisi; Bahçeli, Kürt sorununun muhatabını doğru gösterdi. Sayın Öcalan’ın Kürt meselesinin çözümü konusundaki iradi gücünü kabul etti. İkincisi; yıllardır devam eden tecritten bahsetti ve “kapılar açılsın, gelsin konuşsun” dedi. 
 
Tüm bu önemli tespitlere rağmen Bahçeli ve Erdoğan’ın Kürt meselesinin çözümüne dair bir program ve politikası henüz yok. Aksine meseleyi daha da çözümsüz kılan pratiklerle karşılaşıyoruz. Varsa gerçekçi bir çözüm iddialarını kamuoyuyla paylaşılmalılar. Bahçeli, tecridi işaret ederken, “Türkiye barışı” derken, tam olarak neyi kastediyor? AKP bu konuda Bahçeli ile aynı şeyleri mi düşünüyor? Toplum bir yanıt bekliyor. Kürt sorunun demokratik çözümünde sözü aşan, somut bir politikaya, söyleme, programa ihtiyaç var.
 
Kürt sorununun çözümüne dair atılacak ilk adım ne olmalı? 
 
Öncelikle tecridin kaldırılması gerekiyor. İmralı kapısına vurulan kilidin önce açılması gerekiyor. Bu aynı zamanda bir samimiyet testi de olur. Toplum, İmralı'dan çıkacak sesi büyük bir merakla bekliyor. Aynı zamanda somut adımlar atılmasını bekliyor. Tek taraflı söylenen, yürütülen bir tartışma ve hiza vererek sorun çözülemez. Taraflar konuşmalı, Türkiye sivil toplumu tartışmalara dahil edilmeli. Barışın zemini ancak bu şekilde güçlenir. Bahçeli, “Türkiye barışı” dedi. Türkiye barışını arıyorsa o vakit barışın da tarafları vardır. Kürt meselesi artık bilinmeyen, kapalı kapılar ardında tartışılarak çözülecek bir mesele değildir. Tüm yurttaşlar genel hatlarıyla neyin tartışıldığını, ne yapılmaya çalışıldığını bilmelidir. Kürt meselesi sadece Kürtlerin meselesi değildir. Türkiye'deki en büyük eksikliklerden birisi buydu. Cezayir meselesinin sadece Cezayirlilerin meselesi olmadığı gibi. En başta Fransız aydınları, entelektüelleri, Fransız halkı çok güçlü bir biçimde "savaşa hayır" dedi. Cezayir halkının haklı taleplerinin yanında durdu. O sorunu, Fransa’nın bir meselesi olarak algıladı. İşte Türkiye’de de aydın, yazar ve sanatçısından bütün sivil toplum dinamiklerine kadar herkes güçlü bir biçimde barışı örgütlemeli. Bu konuda bir araya geldikçe, barışın önemini anlattıkça daha çok yol alabiliriz.
 
23 Ekim'de bir görüşme gerçekleşti, ancak sonrasında yapılan başvurular henüz yanıtsız. Buradan yola çıktığımızda sizin de bahsettiğiniz "ilk adım" halen atılmış değil... 
 
Açık söylüyorum, devlet burada da oyun oynuyorsa -ki yıllardır bu meseleye samimi yaklaşılmadı- büyük yanlış yapar. Tartışmaların daha başlangıcındayız. 100 yıldır denenen pratikler çözümsüzlüğü derinleştirdi. İğne ucu kadar bir olanak ve imkan varsa; DEM Parti olarak iğnenin ucu kadar olan umut ışığını büyütmeye, toplumsallaştırmaya ve örgütlemeye uğraşıyoruz. 
 
Kürt sorunun demokratik çözümünde sorumluluk sahibi olanlar "buradayım, varım" diyor. Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan, siz var mısınız? Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz?
 
Sizin aracılığınızla söylüyoruz; biz demokratik bir çözüme ve onurlu bir barışa varız. Sayın Öcalan, hukuki ve siyasi zemin vurgusuyla "buradayım" diyor. "Teorik ve pratik gücümle çözüme katkı sunmaya hazırım" diyen Öcalan’ın açıklamasından sonra KCK de açıklama yaptı. "Biz buradayız, Sayın Öcalan’ın geliştireceği süreci esas alacağız" dedi. Tüm bunlar ne anlama geliyor? Kürt sorunun demokratik çözümünde sorumluluk sahibi olanlar "buradayım, varım" diyor. Kürtler buradaysa, çözüm iradesini ortaya koyuyorsa, samimi ve iyi niyetli davranıyorsa, o zaman şunu sormak lazım; Sayın Bahçeli, siz var mısınız? Buyurun Sayın Erdoğan, siz var mısınız? Eğer halen bir devlet aklı kalmışsa sormak istiyorum; Bu mesele Türkiye’nin gelişmesini, demokratikleşmesini, refah içinde yaşamasını engelliyorsa, demokratik bölgesel bir güç olmasına izin vermiyorsa, Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz?
 
Abdullah Öcalan’ın son görüşmede verdiği mesaja da iktidar ve ortağından bir yanıt gelmediğini görüyoruz. İmralı'da resmi ve kamuoyuna açık bir görüşmenin sağlanması nasıl bir geleceğe kapı aralar? 
 
Çok önemli, tarihi bir fırsat var. Meselenin muhatabı olan ve adres gösterilen Sayın Öcalan, çözüm meselesinde somut bir proje sunuyor. Demokratik ulus, demokratik cumhuriyet, eşit yaşam modeli sunuyor. Şerafettin Elçi, "bu meseleyi çözebilecek son kuşağız" demişti. Bu meselenin demokratik çözümü ve barışı için elleri havada bekleyen bir kuşak, bir Kürt siyasal aklı var. İkinci yüzyılda 'cumhuriyeti demokratikleştirelim' deniliyorsa, Sayın Öcalan ile derhal konuşulmalı ve müzakereye geçilmeli. Bakın, İmralı’da bir çözüm iradesi var iken, bu fırsat değerlendirilmeli. İmralı’da barış ve müzakere kampı kurulmalı. Türkiye'nin enerjisini ve ekonomisini bitiren, toplumu yoksullaştıran, demokrasiyi ve özgürlükleri ortadan kaldıran bir meseleden bahsediyoruz. Bakın, 13 Cumhurbaşkanı ve 40'ın üzerinde başbakan görmüş bir meseleden bahsediyoruz. Burada tarihe mal olmuş bir meseleyi çözen olarak tarihe geçmekten daha kıymetli bir şey var mıdır?
 
"Yeni süreç" tartışmaları sırasında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük yeni bir saldırının sinyali verildi. Böyle bir süreçte böylesi bir konunun gündeme gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 

Rojava'ya dönük bir saldırıyla "iç barış" adını koyduğunuz siyaset çöker. İçeride barış, ancak sınır ötesi barış ile sağlanır. Savaşlardan medet umarak mı Kürt-Türk kardeşliği kurulacak?
 
Rojava, tüm dünyada insanlığın yüz akı olarak görülüyor. Rojava bir tehdit değildir. Erdoğan’a soruyorum; Bir yandan "Kürt kardeşlerim ellerimi sımsıkı tutun" diyeceksiniz, diğer yandan da yanı başınızda olan Kürtleri tehdit göreceksiniz. Nasıl barışacaksınız? Biliyorsunuz, 1 Ekim sonrası başlayan iç tartışmaları hep "beka" ile açıkladılar. "Ortadoğu’da dengeler değişiyor, iç barışı sağlayalım" dediler. Rojava’ya dönük bir saldırıyla "iç barış" adını koyduğunuz siyaset çöker. Kürtlere bir yandan kamçı, diğer yandan kardeşlik hamaseti olmaz. İçeride barış, ancak sınır ötesi barış ile sağlanır. Rojava ile hısımlık kazandırır, hasımlık kaybettirir. Günlerdir Rojava’ya askeri harekat planlarını yazıyorlar, çiziyorlar. Bu savaş kime karşıdır? Savaşlardan medet bularak mı Kürt-Türk kardeşliği kurulacak? Rojava’ya saldırı, Kürtlerin kazanımlarını yok etmenin adıdır. Vakit kardeşlik ve barış için mi tamam? Yoksa vakit daha çok savaş, daha çok inkar, daha çok acı için mi tamam? Buna karar verin.
 
Kürt sorununun çözümüne dair henüz somut bir adım atmayan AKP-MHP'den birçok isim, "İktidar adım attı, ama Kürt tarafı kabul etmedi, boşa çıkardı" şeklinde bir algı yaratıyor. Yaratılmak istenen algıya dair neler söylersiniz? 
 
Bu elin (DEM Parti'nin elini kastederek) nerede olduğunu, ne yaptığını tüm Türkiye toplumu biliyor. Onun için ne dediklerinin toplumda bir karşılığının olduğunu düşünmüyorum. Demokratik kamuoyu başta olmak üzere Türkiye toplumunun önemli bir kesimi, DEM Parti'nin ne yapmaya çalıştığını, yıllardır uzattığı bir barış elinin olduğunu çok iyi biliyor. Bu tartışmaların başladığı ilk gün çok açık ve net bir biçimde tavrımızı ortaya koyduk. Atılacak bir adıma iki adımla karşılık vereceğimizi söyledik. Bu süreçte hem iktidarın hem de bizim konuşmalarının bir içerik analizi yapılsın? Hodri meydan. Bakalım kim çözümden yana kim çözümsüzlükten yana. 
 
 
"Biz yapmaya çalıştık ama elimizi tutmadılar" diyebilirler. Ama toplum "Sen ne yaptın ki?" diye sorar. Birileri elini uzatırsa tabi ki sakınmadan elimizi uzatırız, dövmeye kalkarsa da sonuna kadar direniriz. 
 
Yarın öbür gün çıkıp işte çeşitli gerekçelerle "Biz yapmaya çalıştık ama elimizi tutmadılar" diyebilirler. Ama toplum "Sen ne yaptın ki" ve "Sen hangi programı söyledin ki 'yok' dediler" diye sorar. Sen el uzattın ama kayyım atadın, halkın iradesini gasp ettin. 21'inci yüzyılda insanların karnı artık bu algılara tok. Biz kendimize güveniyoruz. Onların niyeti ne olursa olsun, biz meselenin demokratik yollarla çözülmesi için var gücümüzle çalışacağız. Onurlu bir barışın önemini bıkmadan, usanmadan anlatacağız. Barış konusunda cesuruz, kendimize güveniyoruz. Birileri elini uzatırsa tabi ki sakınmadan elimizi uzatırız, dövmeye kalkarsa da sonuna kadar direnir, mücadele ederiz. 
 
AKP-MHP'nin "yeni süreç" tartışmalarıyla Lozan Antlaşması'na gidilen bir sürecin benzerini günümüzde de örmeye çalıştığı söyleniyor. Bu süreci de HÜDA-PAR ve KDP gibi "makul Kürtler" ile sonucu götürmeye çalıştığı belirtiliyor. Böylesi bir hedef sonuç verir mi? 
 
Devlet, yıllardır kendi Kürt'ünü yaratmak için çok uğraştı. Ama buna rağmen dilini, kültürünü, kimliğini ve iradesinin tanınmasını isteyen milyonlarca Kürt var. Evdeki hesap çarşıdaki hesaba uymadı. Tabi ki devlet bu politikayı denemek ister. Denemiştir, sonuç alamamıştır. Yine deneyecektir, ama yine sonuç alması mümkün değil. Örgütlü bir toplumuz, örgütlü bir gelenekten geliyoruz. Bu plan her zaman bu örgütlü yapıya çarpar, toslar. Kaç defa alternatif yaratılmaya çalışıldı. Ben 35 yıldır hepsine şahitlik yapmış birisiyim. Sonuç; hüsran oldu. Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz diye bir söz var. Devlet 100 yılda belki aynı nehirde 100 defa yıkandı ama sonuç aynı. Bir de yaklaşık yarım asırlık mücadele içerisinde damıtılmış, örgütlü Kürt siyasi mücadelesi bu oyuna gelmez. Sözüm ona 'makul Kürt’le gerçekçi makul bulunmaz. 'Makul Kürt' ile makul yol bulunmaz. 
 
Bu süreçte Bahçeli ile Erdoğan arasında bir fikir ayrılığının olduğu da yazılıp çizildi. Geçtiğimiz günlerde her iki isim bir araya geldi. Ancak neler konuşulduğu halen bilinmiyor. Sizce bir fikir ayrılığı var mı? 
 
Kürt meselesi gibi komplike, devasa boyutlara ulaşmış ve Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir meselede atılan her adımda iktidar ortaklarının genel hatlarıyla bir mutabakata vardıklarını düşünüyorum. Dolayısıyla, birbirlerinden tümden bihaber olduklarını düşünmüyorum. Arada bir renk farkı yok, ama meseleye yaklaşma konusunda ton farklılıkları olduğu kanaatindeyim. Meseleye yaklaşımda bir nüans farkı var mı; olabilir ve gayet de normaldir. Bazı çevrelere göre Bahçeli'nin yüz yıl sonrasını oluşturmaya çalıştığı, Erdoğan’ın ise bir sonraki iktidarını düşündüğü yazılıyor. Eğer böyle ise arada bir makas farkı olabilir. Barışın yolu, yöntemi, muhatapları belli. Bu gerçek, Erdoğan ve Bahçeli ile arasında bir fikir ayrılığı olsun olmasın değişmiyor. Sorunu demokratik yollarla çözmek isteyenler açısından yol da yol haritası da apaçık ortada.
 
Meclis'te bulunan diğer partiler de "yeni süreç" tartışmalarına dair kimi açıklamalarda bulundu. CHP başta olmak üzere diğer muhalefet partilerinin açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 

Muhalefet liderleri farklı perspektiflerden de olsa Kürt meselesinin çözümüne dair olumlu bir yerde duruyor. Kimi ufak tefek ırkçı, milliyetçi partilerin zehirli dillerine takılmamak gerekiyor.
 
Muhalefetin ilk olarak sorumluluk alarak söz kurmalarını olumlu karşılıyorum. Başta Özgür Özel olmak üzere Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu, Fatih Erbakan ve birçok siyasi parti lideri farklı perspektiflerden de olsa Kürt meselesinin çözümüne dair olumlu bir yerde duruyorlar. Muhalefetin duruşu, bu anlamda biraz iktidarın olası yan çizmelerine karşı da bir emniyet supabı olacaktır. Bakın 2013-2015 sürecinde muhalefetin büyük kısmı o dönem çözüm sürecinin karşısındaydı. Bugün bu tartışmaları başlatan Bahçeli başta olmak üzere Sayın Özgür Özel'in partisi de bu meselenin karşısındaydı. Başka güçler vardı. Bugün dikkat ederseniz olumlu bir yaklaşım var. Dünyanın her yerinde yüzde yüz bir mutabakatın sağlanması mümkün değil. Kimi ufak tefek ırkçı, milliyetçi partilerin zehirli dillerine takılmamak gerekiyor. Türkiye siyasi tarihinde ilk defa Kürt meselesinin demokratik çözümüyle ilgili bu kadar geniş bir destek skalası oluşmuş durumda. Bu geniş konsensüs zemini tarihi bir fırsat sunuyor. İktidar ve devletin bunu görerek tarihi fırsatı heba etmemesi gerekiyor.
 
Tartışmaların sürdüğü bir dönemde bazı belediyelere 3'üncü kez kayyım atandı. Bazı belediyeler için de kayyım tehditleri sürüyor. Bununla partiniz "hizaya mı çekilmek" isteniyor?
 
İşte bütün mesele burada yatıyor. Bu ülkeyi bir kayyım cumhuriyetine dönüştürmek isteyenler ile cumhuriyeti demokrasiyle buluşturmak isteyenlerin mücadelesiyle karşı karşıyayız. Biz halk diyoruz, iktidar vesayet diyor. Biz yerel demokrasi diyoruz, iktidar kayyım diyor. Toplumun farklılıkları zenginliktir diyoruz, farklılıklara saldıran bir zihniyet ile yüz yüzeyiz. Kayyım atamalarıyla iktidarın demokrasiye ve Kürt halkının iradesine yönelik düşmanca yaklaşımını bir kez daha gördük. İktidar hala Kürt halkının iradesini tanımamakta ısrar ediyor. Belediyeleri bir ekonomik talan alanı olarak görmeye devam ediyor. Kayyım, bir halkın iradesine siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel olarak bir çökme politikasıdır. Bu çökme politikasını bin defa da deneseler çökecek. Bir yandan Kürtleri çökertme diğer taraftan Türkiye barışı nasıl sağlanacak? Kayyımlarla kimse bizi hizaya getiremez. 
 
Kayyım politikası, müzakere ve diyalog ortamına zehirleyen bir pratiktir. Buradan çözüm çıkmaz. Bu zihniyetten çözüm çıkmaz. Siz elli yıl da kayyım atasanız, halk yine kendi iradesini seçer. Günlerdir Mardin, Halfeti ve Batman başta olmak üzere birçok kentte insanlar iradesine sahip çıkıyor. Kayyım darbesine karşı mücadele edeceğiz, diğer yandan da Kürtlerin özgürlüğü, Türkiye’nin demokratikleşmesinin sağlanmasına katkı sunacak diyalog ve müzakere zeminini güçlendirmekten de geri durmayacağız. Müzakere de mücadele dinamiğinin bir parçasıdır.
 
Tepkiler üzerine "geçici görevlendirme' açıklaması geldi. Bunu nasıl okudunuz?
 
İktidarın kayyım politikaları iflas etti. Hem seçimlerde kayyımlar gönderildi, hem de Türkiye’de yaşayan büyük bir çoğunluğun gözünde zerre meşruiyeti yok. Dolayısıyla topluma 'Bu kayyım başka bir kayyımdır' mesajı vermek istiyorlar. Farklı bir kavram kullanarak kayyım uygulamasının iflasını örtmeye çalışıyorlar. Ama nafile, kayyım demokrasiye darbedir. Halk iradesinin gaspı ve Kürt halkını tanımamaktır.
 
Yeniden Kürt sorununun çözümü konusuna gelirsek; Kürt siyasetine, muhalefete ve demokrasi güçlerine düşen rol nedir?
 
 
 Muhalefete çok önemli rol ve görevler düşüyor. Zaten barışı sağlayacak olan toplumsal ve siyasi dinamiklerdir. Bugüne kadar mücadele zeminimizi ortaklaştırmadığımız için sorun bu kadar büyüdü.
 
Müzakere koşullarının oluşturulması, barış talebinin toplumsallaştırması sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Üzerimize bu süreçte ne görev düşüyorsa yapmaya hazırız. Muhalefete çok önemli rol ve görevler düşüyor. Zaten barışı sağlayacak olan toplumsal ve siyasi dinamiklerdir. Biz bugüne kadar mücadele zeminimizi ortaklaştırmadığımız için sorun bu kadar büyüdü. Bugün mücadele zeminimizi büyütür, çoğaltırsak, bu meselenin onurlu bir sürece ve barışa evrilmesini sağlayabiliriz. Bu konuda Meclis’teki muhalefet partileriyle bir görüşme turu başlattık. Şimdiye kadar Sayın Ahmet Davutoğlu ve Sayın Ali Babacan ile görüştük. Oldukça verimli tartışmalar ve karşılıklı görüş alışverişleri oldu. Her iki görüşmede de demokratik çözüm konusunda olumlu görüşler ifade edildi. Diğer partilerle de önümüzdeki günlerde görüşmeye devam edeceğiz. Dünya görüşlerimiz farklı olabilir, ama çözüm ve müzakere konusunda ortak paydalarımızı çoğaltabiliriz. Ayrıca sol sosyalist çevrelerle, demokratik muhalefet ile de bir araya geliyoruz. Bir zemin oluşturmaya, barış talebini güçlendirmeye uğraşıyoruz. Sol, sosyalist çevreler ile barış, ekmek ve adalet konusunda daha çok ortaklaşacağız.
 
Görüşmelerde olumlu dönüşler alıyor musunuz?
 
Olumlu dönüşler alıyoruz. Bugüne kadar Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesine dair olumsuz yerde duran kimseyi görmedim. Her parti doğal olarak kendi bulunduğu yerden meseleyi ele alıyor. Görüştüğümüz bütün çevreler demokratik bir çözüm konusunda mutabık.
 
Yeni anayasa tartışmaları da gündemde. Sizin yeni anayasa sürecine dair görüşlerinizi neler? Bu noktada hangi şartlar oluşursa yeni anayasa konusunda iktidar ile aynı masada yer alırsınız? 
 
Yeni anayasa tartışmaları dönem dönem alevleniyor. Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, Meclis’teki partileri ziyaret etti. Bu konuda görüşlerimizi paylaştık. AKP’nin somut bir anayasa önerisi henüz ortada yok, açıklandığında elbette görüşümüzü paylaşacağız. Fakat hemen baştan söyleyelim. Toplumun sağduyusuna, taleplerine açık bir anayasa süreci olmalıdır. Mesela cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik bir rejim isteniyorsa, tekçi-merkeziyetçi anlayıştan kurtulmak gerekir. Demokratik ulus tanımı esas alınarak bu ülkede yaşayan sadece Kürtlerin değil, her kimlik ve inancın kendisini içinde göreceği vatandaşlık tanımına ihtiyaç var. Halk anayasa yapım sürecine ve ruhuna dahil olabilmeli, dışlanmamalıdır. Toplumun fay hatlarını tetikleyen meselelere kalıcı çözümler ancak demokratik bir anayasa ile olur. 
 
 
Her kimlik ve inancın kendisini içinde göreceği vatandaşlık tanımına ihtiyaç var. Halk anayasa yapım sürecine ve ruhuna dahil olabilmeli, dışlanmamalıdır.
 
Bugün gündeme gelen sadece meclis başkanı ve iktidar sözcülerinin "Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyaç" var söylemidir. Türkiye'nin zaten ihtiyacı var. Bunu biz de biliyoruz, bunun için müneccim olmaya gerek yok. Herkesi kapsayan, herkesin yeni bir demokratik anayasa çalışması olursa; tabi ki biz varız. Ama şu anda bunun koşulları yok. Bir içerik yok, bir metin yok. Havanda su dövmek gibi bir şey. Böyle bir şey olur mu? Yeni anayasa nedir? Yeni anayasada Kürt'ü, Aleviyi bütün dışlanan halkları ve inançları dinleyecek misin? Yoksulun ve emekçinin sesine kulak verilecek mi? Bütün bu kesimlerin talepleri dikkate alınacak mı? Bu sorulara olumlu yanıt veren, çözümü düşünen her siyasi partiyle elbette amasız fakatsız otururuz, anlaşırız. Ama birileri kendi siyasi ikbalini ve çıkarlarını toplumun geleceğinin önüne koyarsa da orda "dur" deriz.
 
Siz bu sürece dair nasıl bir yol haritasına sahipsiniz? 
 
Daha önce de birçok vesileyle ifade etmiştim. Gücünüz ve sözünüz örgütünüz kadardır. Örgütü büyük olanın barışı da çözümü de güvencededir. O vakit bu süreçte her kapıyı çalacağız, kendimizi anlatacağız, çoğalacağız. Kimsenin bize altın tepside barış sunmasını bekleyemeyiz, bu gerçekçi de değil. Demokratik bir çözüm için önce bizim güç olmamız ve örgütlü olmamız lazım. Demokratik bir müzakere için önce o talebi daha güçlü bir şekilde haykırmamız gerekiyor. Bunu yapacağımıza inancım tamdır. Karşıdakinin nasıl yaklaştığından bağımsız olarak söylüyorum; daha fazla örgütlenme, daha fazla ittifak, daha fazla güçlenmek, daha fazla büyümeye ihtiyacımız var. 
 
İktidarlar, bir günde değişip çözüme uyanmazlar. İktidarlar bir noktaya zorlanır ve bir noktaya çekilir. İktidarlar, barış ve çözümün kapıya dayandığını hissederse müzakere zemini güçlenir. Her iktidar kurulu düzenini elbette devam ettirmek ister. Sorumluluk bu düzenden rahatsız olanlara düşer. Onun için; Türkiye halklarının örgütlü, örgütsüz bütün güçleriyle demokrasi, barış ve eşit bir yaşam konusunda daha fazla ortaklaşmalıyız.
 
MA / Selman Güzelyüz 

Diğer başlıklar

14/12/2024
09:02 Siyasetçilerden iktidara: Çetelerle değil, Kürtlerle masaya otur
09:01 KHK ile ihraç edilen öğretmen icralık oldu
09:00 Amed sokakları: Ortadoğu’da barış ancak Kürt sorununun çözümüyle mümkün
09:00 14 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:21 7 kent için sarı ve turuncu kodlu uyarı
13/12/2024
23:10 Türk: Türkiye Kürt düşmanlığını sürdürdüğü sürece barıştan söz etmek imkansız
22:22 Gazze’de katledilen gazeteci sayısı 140’a yükseldi
22:18 WANA Suriye'de kadınların haklarının güvence altına alınmasını istedi
21:14 İran güçleri bir Kürt kolberi daha katletti
21:07 Katalan bakandan İspanya başbakanına ‘Rojava’ mektubu
20:37 'Hayvan katliamı yasası' protesto edildi
20:33 Antony Blinken Bağdat’ta: DAİŞ’e karşı mücadele sürmeli
20:23 ‘Abdullah Öcalan’a umut hakkının tanınmaması hak ihlalidir’
19:34 Kürt kanaat önderlerinden birlik çağrısı
19:20 Qamişlo sınırında nöbet sürüyor: Kürtlerin kalbi Rojava için atıyor
17:47 Eskişehir’deki madene yürütmeyi durdurma kararı
17:29 DEM Parti'den 3 bin liralık burs tepkisi: Bir kahve dahi içemezler
16:57 Yeni Yaşam çalışanı Durmuş tutuklandı
16:40 Fransa’nın yeni başbakanı belli oldu
16:31 Doğu Karadeniz'de 20 köy yolu kardan kapandı
16:29 AKP, İYİ Parti ve SP'ye göre TSK Roboskî’yi bombalamadı
16:23 AP Türkiye Raportörü’nden DEM Parti’ye ziyaret
16:19 'Rojava insanlığın onurudur, savunalım'
15:54 Qamişlo sınırında nöbet: Rojava Devrimi’ni koruyacağız
15:50 Valilik, Mehmet Uzun isminin parka verilmesini 'uygun' görmedi
15:31 ‘Coğrafya değişiyor siz Rojava’yı bombalamaya devam ediyorsunuz’
15:19 Türkiye’nin saldırılarında 13 öncü kadın katledildi
15:18 Tutsaklara para gönderme kampanyası: Dayanışmak görevdir
15:09 ‘Repertuara Stranbêjiyê’ kitabı Sûr’da çocuklara ulaştırıldı
15:04 İsrail’den Suriye’ye hava saldırısı
14:14 Rapor: Çıplak arama, sansür, disiplin cezaları, tahliye erteleme
13:49 Av. Raziye Öztürk: İtiraf edilen tecrit sürdürülüyor
13:44 Amed’den çağrı: Direnişi büyütelim, Rojava’ya sahip çıkalım
13:37 Eşbaşkan Neslihan Şedal: Kadınların yaşamın öznesi olabilmesi için çalışacağız
12:59 Wan’da 3 gözaltı
12:55 SEP Genel Başkanı’nın aralarında olduğu 15 gözaltı
12:54 İki kent 3 ilçeyi kapsayan bölgeye 17 RES türbini
12:40 Eş Genel Başkanlar 31 ülke temsilcileriyle bir araya geldi
12:38 Duruşma salonunda silahlı saldırı: 2 ölü, 2 yaralı
12:37 Öznur Bartın: Savaş bütçesi yüzde 65 arttı
12:34 Sanatçı Pınar Aydınlar gözaltına alındı
12:22 Ailelerden İmralı başvurusu
11:36 DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı
11:26 PYD Eşbaşkanı: Şam’da bir olursak irademizi kabul etmek zorunda kalırlar
11:00 Taciz davasında ‘ödül’ gibi ceza: Bu çocukları kim koruyacak?
10:26 DBP Kadın Meclisi Sözcüsü: Özerk Yönetim'in kazanımlarına saldırmaktan vazgeçin
10:19 Mersin'de siyasetçi ve hak savunucuları gözaltına alındı
09:52 Wan'da 131 yerleşim yerinin yolu ulaşıma kapandı
09:28 ‘Saldırıları ezilen halkların birlikte mücadelesi durdurur’
09:26 İnsan onuruna yaraşır bir asgari ücret talebi
09:22 Yangın sonrası gönderilen yardıma el konuldu iddiası
09:15 PEN Norway’den gazeteci Arslan’ın iddianamesine dair rapor
09:15 Agirî Belediye Eşbaşkanı Hazal Aras: Kentte yeni bir zihniyet inşa ediyoruz
09:14 Bozarslan: Türkiye, Rojava'yı parçası haline getirmek ve emrine koymak istiyor
09:10 Belediyeye alınmayan meclis üyeleri: Direneceğiz
09:10 Suriye'de 13 yılda demografik yapı nasıl değiştirildi?
09:08 9 yıl geçti yaralar hala kapanmadı
09:03 90'larda yakılan mahalleler petrol şirketlerinin hedefinde
09:01 Mahkeme iptal ediyor, bakanlık onay veriyor
09:00 13 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:47 Çok sayıda kent için sarı ve turuncu kodlu uyarı
07:59 Çöp konteynerinde bir bebek cesedi bulundu
12/12/2024
23:42 Wan’da eğitime bir gün ara
23:34 ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ankara’da: QSD’nin rolü kritik
23:16 Ankara’da ekoloji paneli: Ekolojik yıkım savaş aracı olarak kullanılıyor
22:42 Mazlum Abdi: Kalıcı bir ateşkes için Türkiye ile görüşüyoruz
22:31 Özerk Yönetim: Bölgeye bir uluslararası soruşturma komitesi gönderin
21:25 Reqa’da halka rastgele ateş açıldı: 34 yaralı
21:10 Mahkeme cezaevini haksız buldu: Ali Can Yılmaz tahliye edildi
21:01 Danirmarka'da parlamento önünde Rojava ve tecrit protestosu
20:52 Bir kadın üç çocuğuyla hayatını yitirmiş halde bulundu
20:28 Kürt ve Arap aşiret önderleri: Fitneye karşı QSD'nin yanındayız
20:02 Kuzey ve Doğu Suriye'de sokağa çıkma saatleri değiştirildi
19:29 Cinsel taciz failine ödül gibi ceza
19:14 Ateşkese rağmen paramiliter gruplar Minbic'e saldırıyor
19:09 İnşaat iskelesi çöktü: 1 işçi yaşamını yitirdi
18:38 AP Türkiye Raportörü Sanchez, DEM Parti’yi ziyaret edecek
18:21 Ekoloji örgütleri Meclis önünde: Doğamız kayyımlara verildi
18:04 MİT başkanı Şam'da
18:02 İHD ve TİHV’den tutsak hak savunucuları için çağrı
17:53 Ebrar Sitesi müteahhiti Ahmet Kara’ya 17 yıl hapis cezası
17:47 Amedspor etrafından dayanışma ve birlik çağrısı
17:38 Wan Belediyesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi açtı
17:27 Federe Kürdistan'da Rojava'ya yardım kampanyası
17:22 Wan’da trafik kazası: Bir öğrenci hayatını kaybetti
17:12 Til Temir obüslerle bombalandı
17:08 Çocuğa taciz davasında failin önceki suçları soruşturulacak
15:53 Özerk Yönetim: Suriye bayrağı özerk bölgelerde de olacak
15:50 3 kişiyi katleden Cihan Oral 9 aydır yakalanmadı
15:35 'Filistin’de göç ve savaş' tartışıldı
15:30 Saldırılar protesto edildi: Rojava’nın özgürlük mücadelesine ses verin
15:25 Tülay Hatimoğulları: Suriye’nin yeniden inşasında tüm halklar ve inançlar yer almalı
15:00 Atanamayan öğretmen intihara sürüklendi
14:56 Amed’de ucuz yağ ve pirinç kuyruğu
14:56 Amed Barosu'ndan BM'ye Kuzey ve Doğu Suriye çağrısı
14:38 Nura Kurt’un taziyesine kitlesel ziyaret
14:28 Sevilay Çelenk: Rojava’daki direnişin yanında olacağız
14:21 Cezası onanan siyasetçi Gültekin Koçdemir cezaevine girdi
14:21 Güngören’de bina çöktü
14:07 Colani: Esad’a bağlı güçler dağıtılacak
13:55 Abdullah Öcalan ile görüşmenin bazı detaylarını ilk kez açıkladı
13:44 ‘Nefret söylemlerine karşı yaşam hakkının yanındayız’
13:24 DEM Partili Hülakü: Türkiye, Rojava’yı savaş ganimeti olarak görüyor
12:52 Avukat Çiçek’in davasında birleştirme
11:47 DEM Parti'den KESK'e ziyaret
11:07 Gazeteci Zeynep Kuray'ın duruşması ertelendi
11:03 'Yaşam hakkı ve özgürlük hakkı ihlal edilen avukatlar' sergisi
10:53 Ekolojik tahribatın yaşandığı bölgeler yasaklandı
10:52 Avukatlar İmralı’ya gitmek için başvurdu
10:31 Temelli'den Fidan'a: Güncellenmesi gereken sizin politikanızdır
10:27 Amed'de 'Hangi İnsan Hakları?' festivali başlıyor
10:00 CPT'ye İmralı başvurusu: İvedilikle ziyaret edilmeli
09:33 Avukat Şaman: ‘Umut hakkı’ için düzenleme yapılmalı
09:32 47 kitap ve 12 dergiye toplatma kararı
09:25 Cezaevinde Newroz halayına disiplin cezası
09:22 Mazlum Abdi'den Süleyman Şah türbesi açıklaması
09:22 Eski savaş pilotu Altan: Kürt düşmanlığından vazgeçilmeli
09:21 Arjantin'de 'Abdullah Öcalan'a özgürlük' mitingi hedefi
09:18 Yaşam hakları ihlal ediliyor, failleri cezasız bırakılıyor
09:16 Karabulut: İşçilere ayrılması gereken bütçe çetelere aktarılıyor
09:14 Mehmet Sincar davasında 5 yıldır mütalaa hazırlanmadı
09:10 'Saldırılarla demokratik ulus modeli hedef alınıyor'
09:09 Bereket Kar: Kürtler yeni haritada yer alacak
09:07 ‘Rojava’ya saldırılar durmalı, statüsü tanınmalı'
09:06 Oğlunun cenazesini 27 gün camide sakladı: Yüz yıl geçse de unutmayacağız
09:04 Gribal enfeksiyonlardan korunma yolları
09:00 12 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:23 12 kent için kar ve sağanak uyarısı
11/12/2024
23:55 Qamişlo’da rejim noktaları bir kez daha bombalandı
23:42 Baas Partisi çalışmalarını süresiz olarak askıya aldı
22:30 Instagram, Facebook ve WhatsApp'ta erişim sorunu
21:38 İstanbul'da saldırı protestoları: Özgür yaşam modeline sahip çıkalım
21:31 DEM Partili Dindar: Kürt-Türk ittifakının test alanı Rojava'dır
21:19 Türkiye’den İsrail’e giden gemilerin uydu görüntülerini gösterdi: Yalanlar burada bitti
20:34 İşçi Emekçi Birliği: Polonez işçisi yalnız değildir
20:13 Öğrencilerden ‘koşulsuz 9 bin TL burs’ çağrısı
19:50 Saldırılara karşı hashtag çalışması
19:46 Kadınlar BM’ye seslendi: Bir çözüm bulmak asli göreviniz
19:34 Afganistan'da patlama: Bir bakan öldü
19:31 DEM Partililer: AKP kapkara uygulamalarına yeşil elbise giydirmeye çalışıyor
19:28 KHK eyleminde hak ihlallerine dikkat çekildi
19:23 ‘Sendikacılar serbest bırakılsın’ çağrısı
18:09 Amed’de savaşa karşı barış zinciri
17:44 Kremlin: Suriye’deki geçici hükümetle iletişimdeyiz
17:37 İnsan Hakları Haftası etkinlikleri
17:15 DEM Parti, KESK ve Saadet Partisi’ni ziyaret edecek
16:55 30 yıl tutsaklığın ardından memleketinde
16:22 Birçok kentte saldırılara tepki: Rojava onurumuzdur
16:00 CHP ile MHP arasında 'kayyım’ görüşmesi
15:50 Eş Genel Başkanlardan tutsaklara ziyaret