İmralı döngüsünde komplo gerçekliği

img
HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, asırlık düşmanları bir araya getiren uluslararası komplonun en büyük bölümünün İmralı’da hayata geçirildiğini belirterek, komployla yüzyıl daha sürecek anlaşmazlığın derinleştirmesinin amaçlandığını söyledi. 
 
“İmralı Adası’nda beni karşılayan AB Konseyi yetkilisinin yaklaşımı, komplonun AB boyutunu daha da açıklayıcı nitelikteydi. ABD, AB ve Türk yönetimi arasındaki antlaşma böylece açığa çıkmış durumdaydı. Operasyonun baştan sona ABD ve AB’nin siyasi sorumluluğu altında NATO Gladio’su tarafından yürütüldüğünü bu üç göstergeden (ABD Başkanı Clinton’un özel danışmanı General Galtieri’nin açıklamaları, AB Siyasi Komiserliğinden bayan yetkilinin yaklaşımı ve Türk Özel Kuvvet Komutanlığı Şefi Engin Alan’ın rolü) daha açıklayıcı kanıt olamaz. Daha sonra ortaya çıkan bu gerçeklerden önce de beni etkisizleştiren gücün Türk hükümeti güvenlik güçleri olmadığından şüphe etmiyordum, ama operasyon mekanizmasını tam kavrayamamıştım. Süreç gerçekte olduğundan çok farklı yansıtılıyordu. Türk hükümeti bastırıyor ve sonuç alıyor gibi bir hava ısrarla yaratılıyordu. Başbakan Bülent Ecevit’in beni niçin yakaladıklarını ve Türkiye’ye iade ettiklerini anlamadığını söylemesi bile bu iddiamı doğrulayıcı önemli bir kanıttır. Gelişmeler çözümlenip netleştirildikçe iddiam daha da doğrulanacaktır.”
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, bu değerlendirmesiyle asırlık düşmanların bir araya gelerek düzenlediği Büyük Gladio Komplosu’nun en önemli bölümünün İmralı’da yaşama geçirildiğini ortaya koydu. PKK Lideri Abdullah Öcalan, 1973’te Çubuk Barajı’nda bir grup arkadaşıyla “Kürdistan sömürgedir” teziyle harekete geçti ve tarih boyunca imha ve inkar konseptiyle soykırıma tabi tutulan Kürtler, özgürlük mücadelesi ile tarih sahnesine çıktı. Ancak Kürtleri ve Kürdistan’ı Ortadoğu planlarında tehlike olarak gören ABD öncülüklü küresel güçler, Ortadoğu’ya müdahalesinin ilk adımı olan uluslararası komplo planını devreye koydu. 
 
Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasıyla başlayan komplo, 130 gün boyunca “sürek avı” ile sürdü. “Çarmıha gerilme” olarak tanımladığı bu sürecin ardından PKK Lideri Öcalan, 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilerek, İmralı Adası’na özel olarak dizayn edilen tek kişilik hücreye konuldu. 
 
Abdullah Öcalan, savunmalarından oluşan Demokratik Uygarlık Manitestosu’nun 5’inci cildi olan “Kürt Sorunu ve Demokratik Uygarlık Çözümü” kitabında, İmralı sürecinin uluslararası komplo niteliğini de göz önünde bulundurdu ve bu süreci kapsamlı bir şekilde ele aldı. 
 
İMRALI’DA İLK OLARAK KİMLER KARŞILADI? 
 
PKK Lideri, getirildiği İmralı Adası’nda kendisini ilk olarak resmi üniformalı ve kendisini Genelkurmay Başkanlığı temsilcisi olarak tanıtan albay rütbesinde bir askerin karşıladığını, bu askerin ikili ve gizli olmasında yarar gördüğünü belirttiği önemli konuşmalar yaptığını söyledi. Resmen başlayan sorguda da aynı askerin ayrı ve önemli konuşmaları olduğunu belirten Abdullah Öcalan, devamında dört güvenlik biriminden (Genelkurmay, Jandarma, Emniyet ve Milli İstihbarat) oluşan bir heyetin çapraz sorgulamasının başladığını ve bunun da 10 gün sürdüğünü kaydetti. 
 
YÜZYILLIK KOMPLO FELSEFESİNİN ÜRÜNLERİ 
 
 
Benim için ABD’nin arkasında durduğu ve AB’nin kontrol ettiği bir sistem icat edilmişti. Bu sistemi kurgulayan İngiltere’ydi, icrası da Türklerin payına düşmüştü.
 
“Yaşadıkları katı Türklük bilinci, Türklük adına hareket edenlerin gerçekle bağlarını kopartmıştı” diyen Abdullah Öcalan, komplonun ardındaki felsefeyi kavramalarının da doğalarına aykırı olduğunu ifade etti ve nedenlerini de şöyle açıkladı: “Çünkü onlar da en az yüzyıllık bu komplo felsefesinin inşa ettiği yapılanmaların ürünüydüler. Dolayısıyla inşa edilmiş bu yapılanmalarını inkâr etmeleri ve eleştirel yaklaşmaları beklenemezdi. İster yargılanma komedisi sırasında ister hükümlülük sürecinde olsun, kendilerinden herhangi olumlu bir değişim iradesi beklemek anlamsız olurdu. Genelkurmay Başkanlığı temsilcisinin fısıltı halinde söylediklerine uygun davranılacağına inanmak, mevcut koşullarda safdillik olurdu. Zaten sözlerini uygulayabilecek bir karar gücünden yoksundular. Benim için ABD’nin arkasında durduğu ve AB’nin kontrol ettiği bir sistem icat edilmişti. Bu sistemi kurgulayan İngiltere’ydi, icrası da Türklerin payına düşmüştü.”
 
KOMPLONUN ARDINDAKİ ZİHNİYET
 
Abdullah Öcalan, komplonun ardındaki felsefi ve politik zihniyeti anlamanın büyük önem taşıdığını vurgulayarak, “Sıkça komplonun asırlık bir temeli olduğundan bahsediyor, döne dolaşa bunu açıklıyorum. Her dönemin kilometre taşı olan komplolardan bahsettim. Bunlardan sadece Kürtlere yönelik olanlarından Hamidiye Alayları komplosu, 1914 Bitlis’teki Melle Selim, 1925 Şeyh Sait, 1930 Ağrı ve 1937 Dersim komploları, 1959’da 49’lar ve 1960’ta 400’ler Davaları, Faik Bucak’ın öldürülmesi ve Sait Kırmızıtoprak’ın KDP tarafından katledilmesi, yine PKK’nin ideolojik aşamasından günümüze kadar aynı zihniyet tarafından organize edilen yüzlerce komplo bir çırpıda sıralanabilir. Komploları düzenleyenler bunu ustaca düzenlenmiş iktidar sanatı saymaktadırlar. Yani komplo iktidar sanatının en önemli aracı ve ruhu durumundadır. Bu sanat Kürtler için kesinlikle komplo temelinde yürütülmek durumundaydı. Komplonun açıktan bir yöntemle uygulanması, öyküdeki çocuğun ‘Anne bak, kral çıplak’ demesine benzer bir duruma yol açacaktı. Hedefinde soykırıma dek giden uygulamalar bulunan bir iktidar gücünün elinde komplo dışında bir araç ve buna yön veren zihniyet yoktur. Burada önemli olan, komploya dahil olan güçlerin doğru tanınması ve tanımlanmasıdır” dedi.
 
KOMPLO İÇİNDEKİ ÇEKİŞKİLİ GÜÇLER! 
 
Komplonun içinde birbirleriyle oldukça çelişkili güçlerin varlığına dikkat çeken Abdullah Öcalan, şöyle devam etti: “ABD’den Rusya Federasyonu’na, AB’den Arap Birliği’ne, Türkiye’den Yunanistan’a, Kenya’dan Tacikistan’a kadar birçok devlet komploya dahil olmuştu. Asırlık düşmanlar olan Türkler ve Yunanlıları birleştiren neydi? Neden benim sırtımdan bu kadar ilkesiz ittifaklar veya çıkar birlikleri kuruluyordu? Ayrıca hedeflenmeme için için sevinen Türk ve Kürt sol ve ulusal işbirlikçilerin sayısı hesaplanmayacak kadar çoktu. Resmi dünya sanki benim şahsımda en tehlikeli rakibini kıstırmış gibiydi. PKK içinde bile kendileri için ikbal günlerinin geldiğine ve diledikleri gibi yaşamaları fırsatının doğduğuna inananların sayısı küçümsenemezdi. Şüphesiz en başta ve en genel bir gözlem tüm bu güçlerin kapitalist modernitenin liberal çıkarlar peşinde koşan önde gelen kesimlerinden oluştuğunu ortaya koyuyordu. Ben birçoğunun liberal faşist zihniyetini ve çıkarlarını tehdit etmekteydim.
 
YÜZYILLIK HEGEMONİK HESAPLAR 
 
Örneğin İngiltere bu güçler içinde en tecrübelisidir. Benim Avrupa’da politika yapmamam için ilk işaret fişeğini sıkan güçtür. Avrupa’ya adım atar atmaz beni hemen ‘persona non grata’, yani ‘istenmeyen kişi’ ilan etmişti. Bu basit bir adım değildi, sonucu önceden belirleyen adımlardandı. Peki, Humeyni için, Lenin için bile alınmayan böylesi bir tavır neden hemen benim için alınmıştı? Savunmamın birçok bölümünde buna yönelik birçok ipucunu açık- lamaya çalıştım. Bu nedenle fazla tekrarlamaya gerek yoktur. Özcesi, Ortadoğu’ya yönelik iki yüz yıllık hegemonik hesapları önünde, özellikle Kürdistan politikasından ötürü (özetle ‘Ver Kerkük-Musul’u, yok et kendi sınırlarındaki Kürtleri’ politikası nedeniyle) ciddi bir engel olarak ortaya çıkmıştım. Bütün planları ve uygulayıcıları karşısında tehlikeli olmaya başlamıştım.”
 
KÜRDİSTAN’DA KİLİT GELİŞMELER
 
 
Kürdistan’daki gelişmeler kilit önemdeydi. Mutlaka etkisizleştirilmem en azından konjonktür gereğiydi. Tasfiye edilmem o günler için küresel politikalarına uygun düşmekteydi. 
 
Abdullah Öcalan, rolü üzerinde önemle durduğu ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) devreye koymak istediğini belirterek, “Bunun için Kürdistan’daki gelişmeler kilit önemdeydi. Mutlaka etkisizleştirilmem en azından konjonktür gereğiydi. Tasfiye edilmem o günler için küresel politikalarına uygun düşmekteydi. Tarihinin çok önemli bir ekonomik krizini yaşayan Rusya’nın o dönemde çok acil krediye ihtiyacı vardı. Eğer derde derman olacaksa, bana karşı düzenlenen komploda yer alıp rolünü oynamaması için neden kalmayacaktı. Zaten diğerleri ‘Büyük Ağabey’in uslu küçük kardeşleriydi. Ağabey ne söylese başları üzerinde yeri vardı. Türk solculuğu (istisnalar hariç), Kürt işbirlikçileri ve PKK’deki rahatsızlar için ciddi bir rakipten kurtulma fırsatı söz konusuydu. Hepsinin bu tavırlarının derinindeki felsefe son tahlilde liberalizmin günlük çıkarcılığının, pragmatizminin, egoizminin felsefesidir” diye belirtti.
 
HEGEMONİK MÜCADELENİN MERKEZİ: ORTADOĞU
 
Kürdistan’daki gelişmeleri hatırlatan Abdullah Öcalan, “O günlerde Kürdistan’ın özgürlüğünden ve Kürtlerin kimliğini kazanmalarından yana olmak, her türlü günübirlik liberal çıkarları, pragmatizmi ve bencilliği aşmayı gerektiriyor; sağı ve soluyla kapitalist modernite yaşamından vazgeçmeyi veya bu yaşamın karşısına dikilmeyi emrediyor, buna zorluyordu. Tersine o günlerin dünyası küresel liberalizmin dünyayı fethetme savaşında şahlandığı günlerin dünyasıydı. Liberal faşizmin dünya çapında egemenliğini ilan ettiği yıllar yaşanmaktaydı. Politik açıdan ise, Ortadoğu hegemonik mücadelenin merkezi konumundaydı. Kürdistan üzerindeki mücadele hegemonik hesaplar açısından kilit roldeydi. PKK’nin ideolojik ve politik konumu hegemonik hesaplarla açık çelişki içindeydi. Dolayısıyla tasfiye edilmem bu hesapların önünün açılması anlamına geliyordu” değerlendirmesinde bulundu.
 
İMRALI DÖNGÜSÜNDE TARİHSEL HESAPLAR 
 
PKK Lideri Öcalan, İmralı döngüsünde tüm bu tarihsel hesapların şahsında yeniden canlandırıldığının altını çizerek, şunları söyledi: “İmralı sürecini çözümleyebilmem için uzun bir tarihsel temeli bulunan güncel çıkar çatışmalarının farkına varabilecek bir bilince sahip olmam gerekiyordu. Hegemonik sistemin komplo hesaplarında çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de ustaca planlanmış ve son iki yüzyılda uygulanan bölgeye ilişkin ‘böl-yönet’ politikalarına alet olmamak, özellikle derinleştirilmesi hedeflenen Türk-Kürt çatışmasında bu güçler yararına kullanılmamaktı. Bu politikalara alet olan Ermeniler, Grekler, Balkanlardaki etnik yapılar, Araplar, Süryaniler, Türkler ve Kürtler çok şey yitirmişlerdi. Bunlardan bazıları binlerce yıllık vatanlarından ve kültürel varlıklarından olmuşlar, hatta ulusal toplum olmaktan çıkarılmışlardı. Ayrıca Türklerle birlikte yaşadıklarından ötürü birçok güç Kürtlere karşı öfke içindeydi. Malazgirt Savaşı’ndan beri stratejik önemini her zaman koruyan bu birlik, özellikle 1925’ten bu yana uygulanan inkâr ve imha politikasıyla berhava edildi. Cumhuriyet’in bu asli unsurunun inkârı ve tasfiyesine yönelik süreç derinliğine araştırılıp tarih felsefesiyle yorumlandığında, özünde bu stratejik birliğin hedeflendiği açığa çıkıyordu. İngilizler ve iç uzantılarının Mustafa Kemal’i zorlamaları komplonun en önemli adımıydı. Geleneksel Türk yönetim olgusunda, felsefesinde Kürt düşmanlığı ve asimilasyonculuğu yoktu. Bu düşmanlık özel amaçlarla geliştirilmişti. İsyan süreçleri ve sonrasında yaşananlar bu gerçeği doğruluyordu. İmralı’da oldukça dikkatimi çeken ve üzerinde daha da yoğunlaştığım bu durum, politik felsefemde köklü bir dönüşüme yol açtı.”
 
‘KOMPLO TÜRKLERE DE YAPILDI’
 
 
Komplo şahsımda sadece Kürtlere değil, Türklere de yapılmıştı. Teslim ediliş biçimi ve bunda rol oynayanların niyeti ‘terör’ün sona erdirilmesi ve çözüm olmayıp, bir yüzyıl daha sürecek şekilde anlaşmazlığın temelini derinleştirmekti.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, komplonun sadece Kürtlere değil, aynı zamanda Türklere de yapıldığını vurgulayarak, “Komplo şahsımda sadece Kürtlere değil, Türklere de yapılmıştı. Teslim ediliş biçimi ve bunda rol oynayanların niyeti ‘terör’ün sona erdirilmesi ve çözüm olmayıp, bir yüzyıl daha sürecek şekilde anlaşmazlığın temelini derinleştirmekti. Beni komploya düşürmeleri bu niyetleri için ideal bir fırsat sun- muştu. Bu fırsatı sonuna kadar kullanmak isteyeceklerdi. Aksini düşünmek mümkün değildi. Çünkü isteselerdi bu yöndeki çok olumlu gelişmelere katkı sunabilirlerdi. Oysa işleri sürekli çıkmaza sürüklüyorlar, sorunu çözmek yerine tam bir kördüğüme dönüştürüyorlardı. Tipik bir İsrail-Filistin ikilemi yaratılmak isteniyordu. Nasıl ki İsrail-Filistin ikilemi yüzyıldır Ortadoğu’da Batı hegemonyasına hizmet etmişse, ondan çok daha büyük boyutlu olan Türk-Kürt ikilemi de en azından bir yüzyıl daha hegemonik hesaplarına hizmet edebilirdi. Zaten 19. yüzyılda bölgedeki birçok etnik ve mezhepsel sorunun geliştirilmesinde ve çözümsüz bırakılmasında aynı amaç güdülmüştür. İmralı gerçeği bu yöndeki ham bilgilerimi iyice olgunlaştırdı. Fakat karşımda duran en önemli sorun, bunu Türk yönetici elitine kavratabilmekti” tespitlerinde bulundu.
 
TÜRK YETKİLİLERİN ZAFER ŞEHVETİ! 
 
Başarı şehvetine kaptıran Türk yetkililere komplo gerçekliğini ısrarla anlattığını, bu çabalarının 2005’te Kürt kimlik ve özgürlük hareketinin eskisinden daha diri olduğunu kavramalarına kadar sürdüğünü ifade eden Abdullah Öcalan, “Konu üzerinde daha derinliğine yoğunlaştığımda, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerindeki komplo unsurlarını daha yakından gördüm. Türk bağımsızlığı denilen olayın en fena bağımlılık türlerinden biri olduğunu fark ettim. Türklerin bağımlılığı ideolojik ve politikti. İnşa edilen milliyetçilik ve ulusçuluğun yabancı menşeli olduğunu, Türk toplumsal olgusu ve tarihiyle pek az ilgisinin bulunduğunu gittikçe daha iyi fark edebiliyordum. Hegemonik güçler Türk yönetici elitinin iktidar konusunda ne denli zaaflı olduğunu biliyorlar ve bu zaafı kullanıyorlardı. Kürtler üzerinde kurdukları sınır tanımaz hâkimiyet de aynı zaaftan ileri geliyordu. Bu hâkimiyet aynı zamanda mahkûmiyetleri demekti. Hâkimiyetleri hep güdümlüydü, öz ideolojileri yoktu; daha doğrusu, ‘hâkimiyet her şey, ideoloji hiçbir şey’ kuralı işletiliyordu” değerlendirmesi yaptı. 
 
GLADİO ÇATIŞMALARININ LABORATUVARI 
 
 
Hem halkını devlete karşı çıkartıyorlar hem de ikisini birbirine ezdiriyorlar, tehlikeli gördüklerini bu yöntemle tasfiye ediyorlardı. Türkiye’nin son altmış yıllık yönetim gerçeğinde bu olgu çok çarpıcıydı.
 
Abdullah Öcalan, hegemonik güçlerin Türk-Kürt ikileminin derinleştirilmesinde kullandıkları yöntem “tavşan kaç, tazı tut” olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: “Öyle ki, hem tazı hem de tavşan bu kovalamacada yorgun düşecekler, sonuçta her ikisi de sahiplerinin hizmetine ve kullanımına gireceklerdi. Bana bizzat uygulananlar bu yöntemin doğrulanması anlamına geliyordu. Gerek AB Konseyi’nin yaklaşımları gerekse AİHM’nin kararları tam da bu politikanın uygulanmasına hizmet ediyordu. İki tarafı da kendine sonsuz bağlama mantığı geçerliydi. Amaç adalet ve çözüm değildi. Savunmalarımı daha çok bu mantığı teşhir amacıyla geliştirdim. Hiçbir NATO ülkesinde görülmeyen bir biçimde Gladio örgütlenmesini devletin tepesine oturtmak iyi niyet ve güvenlikle izah edilemez. İpleri kendi ellerinde olduğu ve ülkeyi diledikleri gibi yönetmelerine eşsiz bir fırsat sunduğu için, hegemonik güçler Gladio’nun Türkiye uzantısına göz yummuşlardı. Bir bütün olarak Gladio yakından incelendiğinde ve felsefesi açığa çıkarıldığında görülecektir ki, hedef en kısa yoldan ülkeyi işgal etmek, halkını bölüp parçalamak ve çatıştırmaktı. Özellikle Ortadoğu’daki uzantılarında bu gerçeklik sıkça yaşanan uygulamalarla kendini ortaya koyuyordu. Bir halkı yönetmenin en etkili aracıydı. Hem halkını devlete karşı çıkartıyorlar hem de ikisini birbirine ezdiriyorlar, tehlikeli gördüklerini bu yöntemle tasfiye ediyorlardı. Türkiye’nin son altmış yıllık yönetim gerçeğinde bu olgu çok çarpıcıydı. Ülke âdeta Gladio çatışmalarının laboratuvarı haline getirilmişti. Sadece PKK tarihinin tüm önemli süreçlerinde yaşanan Gladio’dan kaynaklı çatışmalar devletin ve halkların yüzyıllarca süren geleneksel dostluklarının sonunu getirmeye yeterli olmuştu.”
 
ÇÖZÜMÜN FELSEFİ VE PRATİK ARGÜMANLARI 
 
İmralı sürecini bu oyunu bozmak için ideal bir platform olarak değerlendiren Abdullah Öcalan, bu yönlü çabaları ve amaçlarına dair şunları anlattı: “Bunun için gerekli olan teorik temelimi güçlendirdim. Barışın ve siyasi çözüm koşullarının bütün felsefi ve pratik argümanlarını geliştirdim. Demokratik siyasi çözümün özgünlüğü üzerinde yoğunlaştım. Zorlu ve sabır isteyen bu çalışmalar komplonun kısırdöngülerini kırabilir ve çözüm alternatiflerini geliştirebilirdi. Bu konuda kendime güvenmekten başka çarem yoktu. Aslında komplo sürecinde rol alanların niyeti farklıydı. Benim şahsımda PKK’nin ve Özgürlük Hareketi’nin bitirilişini sağlamak istiyorlardı. Cezaevi uygulamaları, AİHM ve AB’nin tüm yaklaşımları bu ana amaçla bağlantılıydı. Benden arındırılmış bir Kürt Hareketi hedefleniyordu. İğdiş edilmiş, efendilerinin hizmetinde olan geleneksel işbirlikçiliğin modern bir versiyonu oluşturulmak isteniyordu. 
 
BARIŞ VE DEMOKRATİK ÇÖZÜM YOLU
 
Özellikle ABD ve AB’nin uzun vadeli çalışmaları bu doğrultudaydı. Türk yönetici elitiyle bu temelde ittifaklara açıklardı. Özcesi, özellikle İngiliz hegemonyacılığının önce işçi sınıfı hareketinde, daha sonraları ulusal kurtuluş hareketleriyle devrimci-demokratik hareketlerde başarıyla uyguladığı bu iğdiş etme modeli, liberal insan hakları ve özgürlükleri yöntemiyle başarıya ulaşmıştı. Devrimci önderleri ve örgütleri tasfiye etmişlerdi. Yüzlerce yıldır uyguladıkları tasfiye yöntemlerinin bir benzeri PKK’ye ve devrimci, kolektif özgürlük ve eşitlik hareketine uygulanıyordu. İmralı sürecinden beklenen esas sonuç buydu; üzerinde çokça çalışılan ve ustaca uygulanmak istenen plan buydu. Strateji ve taktikler bu plan çerçevesinde geliştiriliyordu. Benim bunlara mukabil geliştirdiğim savunma ne klasik ortodoks dogmatik tutuma ne de kendimi kurtarmaya ve koşullarımı iyileştirmeye dayanıyordu. Savunmama yön veren şey ilkeli, halkların tarihsel ve toplumsal gerçekliğine uygun onurlu barış ve demokratik çözüm yolu oldu.”
 
Yarın: Güneşimizi Karartamazsınız eylemleri

Diğer başlıklar

26/02/2025
09:05 'Fuhuş çetesi'nden yargılanan rütbeli askerler hala görevde
09:00 26 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
25/02/2025
23:32 Kerboran’da ‘Bekoyê Ewan’ oyunu sahnelendi
22:51 HPG’li Doğan’ın cenazesi 4 yıl sonra teslim edildi
22:47 İmamoğlu’nun şikayetiyle bilirkişi S.B.'ye soruşturma
21:11 Özerk Yönetim: Şam’daki ulusal kongre bizi temsil etmiyor
20:24 TTB ‘Beyaz Yürüyüş' başlattı: Daha iyi bir sağlık sistemi mümkün
20:13 Erakçi ile Lavrov Tahran'da görüştü
19:13 Kadınlardan 8 Mart etkinlikleri
19:04 Qaxizman’da kayyıma karşı yürüyüş
18:30 Evin Cezaevi’ndeki 3 kadın için hashtag kampanyası
18:19 Kazım Öz’ün ‘Oy’una Geldik’ filmine bakanlıktan yasak
18:08 ‘Rejim, her kayyım darbesiyle meşruiyetini yitiriyor’
18:01 İngiltere heyetinden Özerk Yönetim’e ziyaret
17:56 Cerablus’ta hava saldırısı: Bir kişi öldürüldü
17:47 Kadın cinayetine kaza süsü verdi
17:28 Temelli: HDK bizim gurur kaynağımızdır
17:04 Özsavunmada bulunan Serap Avcı tahliye edilmedi
16:58 Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten kayyım tepkisi: Bu darbedir
15:40 Êlih'te 8 Mart startı
15:31 Rezan Belediyesi'nden Rojin Kabaiş adına bir birim
15:21 Seyhan Belediyesi işçilerinden 'iş yavaşlatma' eylemi
15:16 ‘Ulusal Diyalog Kongresi’ eleştiri ve boykotla başladı
14:55 Kırmızı bültenle aranan Mısırlı Denizli'de yakalandı
14:48 İstanbul Barosu yönetimi hakkında 12 yıla kadar hapis istemi
14:47 Licê'de bir esnaf en az 8 çocuğa cinsel tacizde bulundu
14:35 Mahkeme iptal etti, bakanlık tekrar onay verdi
14:10 Kadınlardan 'özgürlük mücadelesiyle barışı örgütlüyoruz’ yürüyüşü
14:05 Bakırhan: Çağrının ciddiyetine uygun bir formül bulunsun
13:12 Kesintilere tepki gösterip çocukları okula göndermediler
12:44 Bakırhan: Yeni bir başlangıcın eşiğindeyiz
12:19 İmamoğlu’nun avukatı: YÖK siyasi saiklerle devreye konuldu
11:15 QSD: Tüm cephelerde saldırılar püskürtüldü
11:08 DBP Kadın Meclisi 11 kentte atölyeler düzenleyecek
11:02 Sibirya soğukları yerini sıcak havaya bırakacak
11:01 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
10:48 Ukrayna-Rusya barışı: BM, ABD'nin karar tasarısını kabul etti
10:24 Güney Kore'de otoyol inşaatı çöktü: 4 ölü, 6 yaralı
10:07 'Yenidoğan Çetesi' davasında tahliyeye itiraz
09:36 'İstihbari bilgi' delil, WhatsApp ise 'örgütsel ilişki' sayıldı
09:32 Ağabeyi anlattı: Mehmet Yavuzel'in yaşı küçük yüreği büyüktü
09:31 Çocuklar tecavüze uğradı, tehditle fuhuşa sürüklendi
09:18 Gelecek Partili Torun: Demokratik sistemi güçlendirmekle sorun çözülebilir
09:15 Berwari: Heyetin ziyareti Kürt ilişkilerinde yeni bir sürecin başlangıcı
09:11 Nesrin Nas: İktidarın saldırılarılarına karşı muhalefet birleşmeli
09:11 Şirnex'te 11 bölgeye giriş yasaklandı
09:10 'İktidarın sözü ve pratiği çelişiyor'
09:07 Süryani başkan: Yeni sürece hepimiz sahip çıkmalıyız
09:06 Mahkemeden polisi aklama kararı: İleride suç işlemeye çekinir!
09:05 'Epochi düne ve bugüne ışık tutuyor'
09:01 Beykoz Belediyesi'ne konser soruşturması
09:00 25 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:35 Meteoroloji'den sağanak ve kar uyarısı
24/02/2025
23:57 Trump ile Macron'dan Ukrayna gündemli ortak açıklama
23:52 Akdeniz’de gençlerden eylem
23:32 İzettin Tekmen 30 yılın ardından tahliye edildi
23:15 35 siyasi parti ve güç: Bileşenlerin dahil edilmediği ulusal kongre sonuçsuz kalacaktır
22:33 ‘Dünya genelinde dakikada dört kadına meme kanseri teşhisi konuyor’
21:58 Narin Güran cinayetinde 3 sanığın duruşması 20 Mart’a görülecek
21:50 19 barodan kayyım tepkisi: Yetkilileri sorumlu davranmaya çağırıyoruz
20:55 BM'deki Ukrayna tasarısına ABD'den 'hayır' oyu
20:38 Besê Hozat: Önder Apo’nun açıklaması görüntülü olmalı, aksini kabul etmeyiz
19:56 İngiltere'den Rusya'ya 100’den fazla yaptırım kararı
19:48 Yenidoğan Çetesi davasında 4 tahliye
19:14 Uşak’ta çıkan yangında bir kişi yaşamını yitirdi
18:35 Antalya’da göçük: 1 işçi yaralandı
18:17 DFG: Cengiz Altun'dan Egîd Roj'a hakikatleri yazmaya devam ediyoruz
17:31 ABD’de refakatçisiz göçmen çocuklar sınır dışı edilecek
17:23 Bafil Talabani: Halkı siyasi çatışmalardan uzak tutmaya çalışıyoruz
17:17 Almanya'da seçimin galibi Merz’den Netenyahu açıklaması
17:08 Yönetmen Sinan Çetin'e soruşturma
16:38 Pınar Zorlu'nun katledilmesine dair davada tanıklar dinlendi
16:16 3 ilçede kayyım protestosu: Hırsızları göndereceğiz
15:52 Amed ve Botanlı kadınlardan 8 Mart etkinliği
15:30 Aliağa Termik Santrali'nin kapatılması için başvuru
15:22 Seyhan Belediyesi'nde işçiler eylemde
15:01 'Yoksulluk' raporu: Kadınlar temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor
14:52 Serhat’ta 8 Mart startı: Onurlu barışı kadınlar getirecek
14:18 Qaxizman'da kayyıma karşı yürüyüş
14:09 Ankara Tabip Odası: Dr. Çelik göreve iade edilmeli
14:03 32 yıllık tutsağın tahliyesi kurul toplanmadan engellendi
13:53 Birçok kentte protesto: HDK bir arada yaşamın zeminidir
13:48 Restorandakiler rehin alındı: 1 kişi vuruldu
13:40 Eşbaşkanlardan ilk tepki: Mücadele her alanda sürecek
13:36 Cengiz Altun anıldı: Hakikatler katledilemez
13:32 Gazeteci Kanbal hakkında soruşturma
13:31 Qers Barosu: Kayyım ataması kabul edilemez
13:12 DEM Partili Senem Eriş serbest
12:06 DEM Parti'den 3'üncü İmralı görüşmesi açıklaması
11:31 Koçyiğit'ten kayyım tepkisi: Cüppelerinizi çıkarıp aday olun
11:22 Tutuklama gerekçesi: Sosyalistleri bir araya getirmek
10:58 Çayırlılar ağaç kıyımına karşı şantiye kapısına dayandı
10:39 Yazar Sevim Belli hayatını kaybetti
10:19 Sıcaklıklar düşecek
09:57 Xwebûn'un bu haftaki manşeti 'Çöktürme Planı'
09:50 Şirnex’te özel savaş: Uzman çavuşların da olduğu ‘fuhuş çetesi’
09:39 CHP'den Qaxizman'a kayyım atanmasına tepki
09:22 11 ayda 12 belediyeye kayyım atandı
09:19 DEM Parti: Halk iradesinden korkanlar yine devrede
09:02 Valilik kültür merkezine el koydu: 15 tiyatro grubu evsiz kalacak
09:01 Taciz ve tehdit: Whatsapp mesajları ve CİMER şikayetiyle ortaya çıktı
09:00 24 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
03:35 Qaxizman Belediyesi'ne kayyım atandı
23/02/2025
23:36 İsrail ordusu ve Hamas’tan açıklamalar
23:08 Ukrayna için 6 Mart’ta zirve düzenlenecek
23:00 Almanya seçimi: Merz CDU/CSU’nun zaferini ilan etti, AfD ise ikinci
22:50 Türkiye Binarê Qendîl’e saldırdı
22:47 Tülay Hatimoğulları: 81 ilde Öcalan’ı anlatacağız
22:09 TAJÊ’den DAİŞ’lilerin ‘affına’ karşı kampanya: Yasayı durdurun
21:43 Akdeniz’de gençlerin kayyım protestosu sürüyor
21:00 Semsûr’da ‘çîrok û stran’ gecesi
20:10 Kenanoğlu: Bu süreci atlatabilmenin yolu HDK’yi sahiplenmekten geçer
19:19 AKP’nin yeni yönetimi belli oldu
19:07 Başsavcılıktan Borsa İstanbul haberlerine soruşturma
18:55 Pasur’da yapılması planlanan GES için inceleme
18:50 Amedspor sahasında 4 farkla kazandı
18:30 Zelenski: Gerekirse istifa ederim
17:41 Amed’den seslendiler: Komplocular kaybedecek HDK kazanacak
17:29 Türkdoğan: Abdullah Öcalan’ın görüntülü mesajı mümkün, mevzuat var
17:08 Qaxizman’da esnaf ziyareti: Halk belediyesine sahip çıkacak
16:47 Mêrdîn, İzmir ve Antalya'da anadil etkinlikleri
16:43 Bêlave köyü bombalandı
16:40 Amed’de 8 Mart etkinlikleri
16:30 Talabani: Barış süreci müzakere gerektiriyor
15:39 Öztürk: Öcalan’ın özgürlüğünün zamanı geldi
14:28 İstanbul Barosu Başkanı: Tanıdığımız tek üstünlük hukuk
14:12 Birçok kentte HDK tepkisi: Karar hukuk felaketidir
13:25 Otopark diye başladılar AVM'ye dönüştürdüler
13:01 AKP kongresi: Erdoğan TÜSİAD’ı tehdit etti
12:54 İSİG: 11 yılda 2 bin 664 genç işçi yaşamını yitirdi
12:52 Bakırhan: Öcalan’ın tarihi çağrısıyla yol haritası ortaya konulacak
12:14 Özel’den Bolu yangını açıklaması: Bilirkişi heyetini savcılık görevlendirmiş
10:44 Dera’da toplu mezar bulundu
10:16 Peru’da alışveriş merkezi çöktü: 8 ölü, 80 yaralı
10:09 600'den fazla Filistinlinin serbest bırakılması süresiz olarak ertelendi
09:45 Meteoroloji’den kar, fırtına ve buzlanma uyarısı
09:21 Bakanın bahsettiği 'mevzuat' İmralı'da işlemiyor
09:20 Türkiye’nin saldırıları 41 binden fazla insanı susuz bıraktı
09:08 Mahkeme kararlarıyla çöken 'taktik' yeniden devrede
09:07 Gazetecilerin katledilmesine karşı sessizliğe tepki
09:04 33 yıldır failleri bulunmadı: O da ardılları da korkmadı
09:00 Jin dergi ‘anadil’ manşetiyle yayında
09:00 23 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
07:43 Mêrdîn'de silahlı kavga: 3 ölü, 10 yaralı
22/02/2025
23:10 Amed’de Anadil Günü konseri
22:11 CHP'den 'diploma' açıklaması
20:59 Çanakkale'de kayyım ve HDK protestosu
19:39 Egîdê Cimo Müzik Okulu'ndan çocuk atölyesi
19:35 Konya’da 8 Mart etkinliği
19:02 Wan kayyımı otobüsleri polise tahsis etti