Ceza hukukçusu Kanar: Yerel yönetim özerkliğini içeren anayasa şart

İSTANBUL - Din, dil, ırk ayırmaksızın eşit ve adil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyen ceza hukukçusu Ercan Kanar, "Doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet ya da yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır" dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ve akabinde PKK'nin yaptığı kongreyle birlikte çalışmalarını sonlandırma kararı alması, siyaset ve kamuoyunun ana tartışma gündemlerinden biri haline geldi. Özellikle siyasal, kolektif ve bireysel hakların özgürlükler temelinde genişletilmesi, toplumda güçlü bir beklentiye dönüştü. Bu sorunların çözümünün özgürlükçü bir anayasa değişikliğiyle kolaylaşacağı yaygın bir kanı haline geldi. Abdullah Öcalan da İmralı Heyeti'yle yaptığı görüşmede, "yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu" söyledi. Ceza hukukçusu Ercan Kanar, yeni anayasa tartışmaları, başta Kürt sorunu olmak üzere nasıl bir anayasanın sorunların çözümünü kolaylaştıracağına dair Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
İmralı Heyeti'nin son ziyaretinde Abdullah Öcalan mesajında, "Kardeşlik hukuku üzerinden yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var" dedi. İlk avukatları arasında yer aldığınız Öcalan'ın bu mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Abdullah Öcalan'ın kastettiği şey eşitlik ilkesine dayanan bir hukuk sözleşmesidir. Bu da Kürt halkına statü verilmeden olmaz. Lafla olmaz bu iş. Eğer gerçek kardeşlik olacaksa, Türk ve Kürt halkı ayrıca diğer azınlıkların da hak ve özgürlükler açısından eşit olması gerekir. Bunu kastediyor. Bunun olması için de önce anayasal düzenlemeler yapılmalı. Başlangıçta bu müebbet hapis cezasının kaldırılması gerek. Sonra özgürlükçü anayasa yapılması gerek. Ayrıca düşünce, ifade, toplanma özgürlüğü önündeki baskıların, yasakların son bulması gerek. Cezaevlerinin boşaltılması gerekir. Yine özellikle bölgede getirilen yasakların biran önce son bulması gerek. Yol temizliği olacaksa bunlar yapılması gerekir. Ancak gerçek bir kardeşlik hukuku bunların yerine getirilmesiyle olabilir.
 
Güncel bir anayasa tartışması var siyasetin gündeminde. Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından nasıl bir anayasaya ihtiyaç var?
 
 
Tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek.
 
Anayasalar, devletin ve hukukunun bel kemiği olmakla birlikte toplumu da ilgilendiren temel bir meseledir. 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra anayasa mahkemeleri kurulmaya başladı ve anayasanın kuruluş amacı 2'nci Dünya Savaşı'ndan ders alarak yönetilenleri devlete karşı korumak amacıyla yapıldı. Maalesef hiçbir devletin anayasa mahkemeleri bu işlevini yerine getiremedi. Hele bizim gibi ülkelerde anayasa mahkemeleri zerre kadar özgürlüklerden yana bir tavır koymadılar. Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunun için öncelikle Türkiye'de 1921, 1924 ve 1961 anayasalarına bakmak lazım. 1961 Anayasası'nı kadük hale getiren 12 Mart darbesinden sonraki değişiklikleri içeren anayasa var. Yukarıda saydığımız bu anayasaların içinde sadece 1921 Anayasası nispeten özgürlükçüdür. Ama o da maalesef hiç uygulanmamıştır. 12 Eylül 1982 Anayasası sayısız değişikliğe uğradı. Fakat hala özgürlükçü bir niteliğe kavuşmadı. Şimdi bütün bu uygulamalardan dersler çıkartarak yeni bir anayasa sürecine girilmek isteniyor. Öncelikle tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek. Devlet merkezli bir anayasa yerine, toplumun devlete karşı denetimini artıracak bir anayasanın olması lazım. Yine doğrudan demokrasiyi temel alan ve doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet yönetimi gibi, yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır. Öte yandan kadın erkek eşitliğini tam sağlayan bir anayasa, olmazsa olmazdır. Toplumun hiçbir kesimine karşı ayrım yapmayan, anti militarist hükümlerin yer aldığı bir anayasanın yapılmasına ihtiyaç var. 
 
1921 Anayasası'nı özgürlükçü kılan yönleri nelerdi?
 
1921 Anayasası daha halkçı ve farklıların haklarını gözeten bir yerde duruyordu. 1921 Anayasası'nda yerel yönetimlerin özerkliği ve merkezin yetkilerinin kısıtlanması vurgulanıyordu. Fakat ondan sonra gelen 1924 Anayasası tamamen tekçi, Türkçü, şoven, milliyetçi, militarist bir anayasaydı. 1961 Anayasası liberal halklar açısından 1924 Anayasası'na göre biraz daha olumluydu. Fakat o anayasada da başta Kürtler olmak üzere farklı etnik kökenler, azınlıklar yok hükmündeydi. Onlarla ilgili en ufak bir eşitlik ve özgürlük açısından bir düzenleme söz konusu değildi. Buna rağmen egemenler, 1961 Anayasası'na bile tahammül edemediler. 12 Mart Askeri Darbesi'nden sonra önemli ölçüde bunu kriter haline getirdiler. 12 Eylül'de de faşist darbeci cunta sistemine göre düzenlenen bir anayasa oluşturuldu.
 
Yeni bir anayasaya yapılması kadar bu anayasanın nasıl yapılacağı da önemli bir yerde duruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet kanadından oluşan 10 kişilik bir komisyon kurdu bunun için. "Yeni bir sözleşme" temelinde olacaksa nasıl bir anayasa yapım süreci olmalı?
 
Devlet merkezli olmaması gerekir. Sadece Meclis'in değil; sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları kurumlarının, hukuk kurumlarının, siyasi aktörlerinde anayasa yapım sürecine katılımıyla yapılmalı. Tabii bunun ön koşulları olması için önce Meclis yapısının değişmesi gerekir. Yani önce tek adam rejimin hakim olduğu bir Meclis'in değişmesi, siyasi partilerin şimdiki yapısının değişmesi gerekir. Ama kısa vadede böyle bir anayasa yapılması mümkün görünmüyor.
 
Kürt sorununun, demokratik temelde çözümü Anayasal ve yasal değişiklikleri veya düzenlemeleri gerektiriyor. Zaten sorunun çözümü konusunda gerek iktidar gerek sistem içi muhalefette dahil tüm partiler, Meclis zeminine getirilmesi konusunda mutabık. Anayasa, çözümün neresinde duruyor?
 
 
Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. 
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için köklü değişimlere ihtiyaç olduğu açıktır. 27 Şubatta, Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nin ilan ettiği bir çatışmasızlık süreci var. Fakat bu gerçek bir barışın geldiği anlamına gelmez. Gerçek bir barışın olması için pozitif ve yapısal bir barışın olması gerek. Yapısal barışla kast edilen adaletin sağlanmasıdır. Barışın inşası ise barışı yapmak, barışı korumak ve barışın sürdürülebildiğini devam ettirmektir. Siz devlet olarak çatışmaların nedenlerini ortadan kaldırmazsanız bir barış sağlamış olmazsınız. Çatışmaların nedenleri ortadan kalkmadıkça, adilane, eşit, özgürlükçü bir çözüm olmadıkça sadece silahların bırakılmasıyla kalıcı bir barış sağlanmış olamaz. Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. Örneğin Güney Afrika'da Mandela cezaevinden çıkarılıp bir eve yerleştirilince her türlü siyasetçiyle, gazetecilerle, uluslararası heyetlerle görüşme hakkı tanındı. Ayrıca Güney Afrika'daki barış sürecine siyasi aktörler, siyasi partiler, sivil toplum kurumları da katıldı. Şimdi bizde şu anda böyle bir uygulama yok. Oysa eğer gerçekten Türkiye'de barış olacaksa bu sürecin şeffaf olması gerek. İnsan hakları kurumları, hukuk kurumları ve siyasi aktörlerin de sürece dahil olması gerek. Devleti temel alan bir anayasa olmamalı. Tam tersine devleti küçülten, esas olarak halkların eşitliğini ve özgürlüğünü temel alan bir perspektifle anayasanın yapılması gerekir.
 
Mandela örneğini vermişken Abdullah Öcalan'ın umut hakkının ihlal edildiğine yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararı var. Bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin (AK BK)   Türkiye'nin yasal düzenlemeler yapması konusunda bildirimleri var. Kürt sorunun çözümü ve yasal düzenlemeler bağlamında umut hakkı ile ilgili neler söylersiniz?
 
Umut hakkı, ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet hapis cezası verilen ve koşullu salıverme imkanından yararlanamayan tutsakların durumuyla ilgili bir düzenleme. AİHM, bir tutsağın umut hakkının uygulanmamasını insan haklarına aykırı olarak değerlendiriyor. AİHM, 18 Mart 2014 tarihinde Abdullah Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı buldu. Ancak AİHM kararına rağmen söz konusu düzenleme kapsamında henüz bir adım atılmış değil. AİHM'in kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle yükümlü olan Bakanlar Komitesi'ne bu noktada başvurular yapılıyor. Bunların arasında sivil toplum örgütleri de var. Komite, 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM'in ihlal kararlarını bir kez daha gündemine aldı ve Türkiye'ye somut adım atması için Eylül 2025 tarihine kadar süre verdi. Şimdi bu sürenin dolmasına az kaldı.
 
Komite, Türkiye'den somut yasal düzenlemeler yapmasını beklerken, Adalet Bakanı her seferinde mevzuatta “umut hakkı”nın olmadığını dile getiriyor. 
 
 
Yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir.
 
Adalet Bakanı "umut hakkı yoktur" diyerek talihsiz bir açıklama yapmış oldu. Şimdi “umut hakkı” aslında 50 senedir dünyada giderek kabul edilen temel bir insan hakkıdır. Hatta Almanya ve İtalya Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıdı. Norveç, Portekiz, Bosna Hersek, Sırbistan müebbet hapis cezasını kaldırdılar. Hatta Norveç ve Portekiz 18'inci Yüzyıl'da kaldırdı. Avrupa'da ağırlatılmış müebbet hapis cezası diye bir ceza şu anda söz konusu değil. Şimdi suç ne olursa olsun, alınan ceza ne olursa olsun, herkesin günün birinde özgürlüğe kavuşma umudunu taşıma hakkının olması gerekir. Aksi uygulama insana işkencedir. İnsan haklarına aykırıdır, despotluktur, faşistliktir. O yüzden yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için TMK uygulandı.  Aslında yapılan devlet işkencesi, devlet terörüdür. Bu nedenle AİHM kararlarının uygulanması ile toplum biraz nefes alır ve özgürlüklerin yolu açılır.
 
Siz "Yol temizliği" bakımından atılması gereken adımlardan birinin umut hakkının yasalaşması olduğunu belirttiniz. "Yol temizliği" bakımından yasal ve hukuksal olarak başlangıçta hangi adımların atılması gerekli size göre?
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi bakımından hak ve özgürlüklerin önü açılmalı ve tüm yurttaşlara eşit yargılanma hakkına sahip olmalıdır. Mesele, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) Kürt sorunun çözümsüzlüğünü derinleştiren bir yerde duruyor. Bir kere TMK tamamen kaldırılmalıdır. Yani TMK'nin iyileştirilmesi diye bir hayal kurmamak gerekir. TMK,  düşmanla savaş hukukunun uygulanması anlamına gelir. TMK'nin ilk çıkışı anavatanı ise Amerika ve İngiltere'dir. 19'uncu Yüzyıl'ın başlarında sömürge ülke ve kolonilerde, sömürgecilere karşı kurtuluş savaşları başlayınca emperyalist, ceza yasasıyla yetinmeyerek özel yasalar getirerek düşmanla savaş hukuku uygulamaya başladılar.
 
TMK, bir düşman savaş hukuku yasası mı?
 
TMK'yi anlamak için önce düşmanla savaş hukukunu anlamak gerekir. Şimdi düşmanla savaş hukukuna göre, devlete mağlup olanların temel hakları olamaz. Dürüst yargılanma hakkı uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suçsuzluk karinesi uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suç ve cezanın geriye yürümezliği ilkesini uygulanamaz. Yani, Terörle Mücadele Yasası muhalifleri açıkça düşman olarak görüyor. Ve yurttaş ceza yasası onlara uygulanamaz diyor. Yurttaş Ceza Mahkemesi Yasası onlara uygulanamaz diyor. İnfaz açısından da farklı bir infaz sistemi getiriliyor. Hücre tipi infaz sistemini getiriyor. Dolayısıyla bir demokratikleşme ve ya adaletten söz edeceksek öncelikle yasanın tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK, ilk kez Türkiye'de ne zaman hangi amaçla getirildi? 
 
TMK, Türkiye'de ilk kez 1991 yılında Kürdistan'da yürütülen savaşta "Terörle Mücadele Yasası" olarak yürürlüğe girdi. 1980'li yılların sonlarına doğru Kürt mücadelesinin hızla büyüme başlamasıyla, Kürt mücadelesinin gelişimini bastırmak amacıyla uygulanmaya başlandı. TMK ilk yürürlüğe girdiğinde o zaman İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi başkanıydım. Bu yasaya karşı "Hayır" mitingi yaptık Çağlayan'da. Fakat maalesef toplum duyarsız olduğu için yasayı çok rahat bir şekilde geçirdiler. Yaptığımız tüm itirazlara rağmen Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etmedi. Zamanla bazı maddelerini iptal etti, ama şu anda yine bütün şiddetiyle TMK uygulanıyor. Yani doğrudan düşmanla savaş hukuku anayasası uygulanıyor şu anda. 
 
Peki, kime karşı uygulanıyor? 
 
Başta Kürtlere karşı uygulanıyor. Daha sonra Türkiye'deki farklılıklara, azınlıklara, devlete muhalif olan herkese uygulanıyor.
 
TMK gibi bir yasa Türkiye'yi demokrasi konusunda ne yönde etkiledi?  
 
Türkiye'de 2005 yılında TMK'nin değişmesiyle birlikte ifade özgürlüğü "terör" kapsamına alındı. 12 Eylül Darbesi'nde bile askeri mahkemelerin kriterleri vardı. Örneğin; işkenceye dayalı ifadeler geçerli kabul ediliyordu, ama sahte kimlik olmadan, illegal yazı olmadan askeri mahkemeler sanıklara üyelikten ceza veremiyorlardı. Daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) geldi, daha kötü oldu. DGM'den sonra, Özel Yetkili Mahkemeler'le bu haklar daha da kısıtlandı. Fakat AKP döneminde getirilen TMK'nin uygulama alanı çok daha genişledi. AKP, TMK'yi lafzına aykırı bir şekilde uygulanmaya başladı. AKP'lilere muhalif olan herkes düşman kabul edilerek gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya başlandı. Şimdi buna, doktrininde soruşturma, tutuklama, gözaltına alma endüstrisi denir. Yani AKP dönemiyle birlikte düşmanla savaş endüstrisi kullanılıyor. Bu nedenle TMK'nin tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK'nin kaldırılmasının koşulu nedir? Anayasa ile nasıl bir bağı var ya da "yeni" anayasa tartışmalarının merkezinde olmalı mı?
 
 
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil.
 
TMK'nin kaldırılması için anayasanın tamamının değişmesi gerekir. Çünkü şu andaki anayasa devlet merkezli bir anayasadır. Başta Kürt halkı olmak üzere farklı etnik kökenleri kabul etmeyen, yok sayan bir anayasadır. Yine ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü, kısıtlayan bir anayasadır. Dolayısıyla yeni baştan başlamak gerekecek. Bu başlangıcı yaparken de öncelikle hukuk kurumlarının, insan hakları kurumlarının, sivil toplum kurumlarını harekete geçirmek gerek. TMK'nin kaldırılması ya da yeni anayasa değişikliğini eğer kitleler sahiplenirse olabilir. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil. İşin özüne uygun değişiklikler değil. Bir barış ve iyileştirme sürecinden bahsediliyor. Bunun için köklü bir hukuk reformu gereklidir. Gerçek barış da ancak öyle sağlanabilir.
 
Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm bu konuların masaya yatırılacağı yerin Meclis olduğu belirtiliyor. Bu konuda Meclisin rolüne dair neler söylersiniz?
 
Abdullah Öcalan, Meclis'te bir komisyon kurulsun diyor ama tek bir komisyon kurulsun demiyor. Her alanda çok sayıda komisyon önerisi var. O önerileri çok isabetlidir. Eğer her alanda bir komisyon kurulursa bunun görev yetkileri geniş olmalı. Meclis'teki tüm partilerin yanı sıra hukuk kurumları, insan hakları kurumlarından katılımlar da olursa komisyonlar demokratik düşünmede ciddi adımlar atılabilir. Bu komisyonların Meclis'te kurulması halinde verdiği kararlar bağlayıcı olmalı. Kim iktidarda olursa olsun bu Meclis'in kararlarını uygulamalıdır. Meclis'in vereceği kararlardan toplumun da haberi olmalı. Tabii kurulacak bu komisyonlar, Meclis kararlarıyla öncelikle Tayyip Erdoğan'ın yetkilerinin önemli bir kısmının ortadan kaldırılması gerekir. Şu anda bütün yetkiler sadece Erdoğan'da ve her şeye kendisi karar veriyor. Yani tek adam diktatörünün sona ermesi gerekir. Acilen gerçek demokratik bir parlamenter sisteme geçilmesi gerekir. Yani bu tür Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin son bulması gerekir. Ancak o zaman kurulacak komisyonların işlevini yerine getirebilir.
 
MA / Esra Solin Dal
 

Diğer başlıklar

17:50 'Barışın yolunu açmak' konferansı: Süreç için idari ve yasal önlemler alınmalı
17:11 DFG'nin 3’üncü Genel Kurulu gerçekleştirildi
17:08 İran Meclisi, Hürmüz Boğazı'nı kapatma tasarısını onayladı
17:03 Gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı
16:50 Dev Yapı-İş: Teknik Elemanlar Meclisi'ni kurdu
16:45 Bülent Arınç: Öcalan Meclis'te değil sokakta konuşsun
16:39 İşçiler grevde, İzBB grev kırıcılığında
16:33 Kürt Kadın Birliği Platformu: Kadınları ulusal birlikte öncü rol oynayacak
16:31 Manisa ve Muğla'da orman yangını
16:28 Ömer Öcalan: Onurlu bir barışa ihtiyacımız var
16:17 Emekçiler barış için buluştu: Hep beraber barış sürecini öreceğiz
14:02 Tülay Hatimoğulları: AİHM kararları acilen hayata geçmelidir
13:54 Taksim ve Şişhane metro istasyonları kapatıldı
13:18 Tahran'dan ABD saldırısı sonrası İsrail'e füzeli saldırı
12:32 Özgür Özel: Barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğu
12:26 İmamoğlu'ndan süreç mesajı: İdari ve hukuki düzenlemeler hayata geçirilmeli

Gelecek Partisi’nden 10 maddelik çözüm önerisi
12:15 DEM Parti’den konferansa mesaj: Her çaba çözüme daha fazla yaklaştıracak
11:30 İran’da 5,1 büyüklüğünde deprem
11:25 İHD buluşmasında 'barış nasıl sağlanır' tartışıldı
11:11 ‘Barışın Yolunu Açmak’ konferansı: Demokrasi cephesi çözüm önerisi sunmalı
09:51 Jin derginin yeni sayısı yayında
09:45 JİTEM'ci Atak'ın otelinin 'yangın denetimini' yapan itfaiye müdürlüğüne silahlı baskın
09:13 Hamaney'e yakın isimden ABD’ye tehdit: Hürmüz Boğazı kapatılsın
09:11 Hasta tutsak Besra Erol'un infazı 6 ay ertelendi
09:10 Kurs eğitmeninin 'çocuğa cinsel istismar' davası yarın
09:10 Şüpheli şekilde yaşamını yitiren inşaat işçisinin babası: Adalet istiyorum
09:08 Eskişehir'de doğa talanına 'milli mücadele' kılıfı
09:07 ‘Öcalan ile görüşmek istiyorum’ kampanyası: Bakanlığa başvurular sürüyor
09:06 Askerlerin öldürdüğü Yıldırım'ın ailesinden tazminat istendi
09:06 Devlet hastanesinde tıbbi malzemeler çalındı iddiası
09:05 Elbak’ta genç nüfus azalıyor: Neden yasaklar ve işsizlik
09:03 Petrolün bulunmadığı yaylada 'kuyular' açılıyor
09:00 Penseli işkenceye maruz kalan tutsağın babası: Tedavisi engelleniyor
09:00 22 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:23 Amed'in 3 ilçesinde çocuklar için tiyatro gösterimi yapıldı
07:48 Netanyahu’dan ilk açıklama: ABD’nin eylemi tarihi değiştirecek
07:39 ABD İran'ın nükleer tesislerini vurdu: Kilit nükleer tesisler yok edildi
21/06/2025
23:13 Amed’in 3 ilçesinde 'Demokratik Toplum Çağrısı' buluşmaları: Çağrıyı daha fazla sahiplenelim
22:25 Husiler: ABD saldırılara katılırsa gemilerini vururuz
21:57 Gazeteci Fatih Altaylı gözaltına alındı
21:47 Başından vurulmuş halde bulunan Danıştay hakimi öldü
21:42 Mêrdîn'de kadın ve çocuk cinayetlerine karşı yürüyüş
20:58 İsrail, yardım bekleyen 450 Filistinliyi katletti
20:42 DEM Parti'den hasta tutsak Yüksekbağ için İHİK başvurusu ve soru önergesi
20:31 VOA Kürtçe kapatıldı: Washington hükümetinin büyük bir yanlışıdır
20:01 ‘Çocuk işçiliği arttıkça, çocuk işçi cinayeti artıyor'
19:51 Eğitim Sen'den kadın çalıştayı
19:36 DYO Boya işçilerine dayanışma ziyareti
19:10 Birçok kentte 'İsrail’le tüm ilişkiler kesilsin' çağrısı
19:04 Aydın'da barış ve demokratik toplum buluşması
18:35 Cudî’deki yangın söndürüldü
18:32 'Barışa Giden Yol: Hafıza ve Adalet’ buluşmasında barış talebi yükseldi
18:25 Amed’de uyuşturucuya karşı yürüyüş: Toplumsal mücadele yürütmeliyiz
18:10 İran rejimi 5 Kürt yurttaşı daha tutukladı
17:18 Aydın'da orman yangını
17:14 Erdoğan, İran Dışişleri Bakanı Erakçi ile görüştü
16:47 Emeklilerden 7 talep
16:28 Halide Türkoğlu: Jin, jiyan, azadî felsefesini büyüteceğiz
15:45 ‘Mülteci haklarının sağlanması için kalıcı çözümler geliştirilsin’
15:17 İran Dışişleri Bakanı: ABD’nin de saldırabileceğini duyduk
14:56 KHK'liler: Savaşa karşı barışı savunacağız
14:54 Kanser hastası tutsak Can ve Tat'ın tedavileri engelleniyor
14:44 Alevi kadınlardan 'barış' buluşması
14:33 Cudî Dağı’nda yangın
14:07 İmamoğlu'ndan DEM Parti ziyareti açıklaması: Meclis’te komisyon kurulmalı
13:15 Kayıp yakınları: Cezasızlık politikasına son verilsin
13:09 Cumartesi Anneleri, Mustafa Sayğı'nın akıbetini sordu
11:39 Meletî'de deprem
11:37 Ormanlar için yangın önlemi
11:33 Lityum fabrikasında patlama: 2 işçi öldü
11:28 Ayşe Gökkan: Birlik toplumumuzun dermanıdır
Kongra Star: Yüz yıllık acının ilacı ulusal birliktir
11:09 Eren Bülbül’ün annesi: Başka annelerin evlatlarını kaybetmesine rıza gösteremem
Uğur Kaymaz’ın annesi: Gözyaşı değil adalet ve eşitlik istiyoruz
11:00 'Kürdistan'da 100 yıl: Hakikat Adalet ve Barış' çalıştayı
10:24 İsrail-İran savaşında 9’uncu gün: Karşılıklı saldırılar sürüyor
10:13 Kürt Kadın Konferansı: Tarihi süreçte rolümüzü oynamalıyız
10:01 Nurcan Aslan’ın tahliyesi 3 ay ertelendi
10:00 AB-İran görüşmesi: Cenevre'den sonuç çıkmadı
09:20 'Demokratik toplum' çağrısına selam: Mizgîn
09:16 Selahattin Soro: İsrail-İran savaşı riskli bir dönem, Türkiye hızla adım atmalı
09:09 Yatağa kelepçeli, asker gözetimde intihar iddiası: 6 yıldır eşinin katilini arıyor
09:08 Abdullah Öcalan’ın çağrısını destekleyen tutsağın tahliyesi ertelendi
09:06 Bedlîs'in son tütüncüleri kriz ve yasaklara direniyor
09:05 Ziyaretçiler Kaniya Çirê'yi kirletiyor
09:04 Amed Baro Başkanı: Süreci güçlendirmeyi hedefliyoruz
09:03 Hasta tutsak Ayık'ın annesi: Kilo kaybediyor, şiddetli sancıları var
09:00 21 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:52 Akaryakıta savaş zammı
08:26 2. Gezici Tiyatro Çocuk Günleri renkli görüntülerle başladı
20/06/2025
23:02 İsrail, Gazze'ye saldırdı: 62 Filistinli hayatını kaybetti
22:10 Dengbêj Şakiro'nun anısına stran ve çîrok dinletisi
21:50 'Madımak Katliamını unutmadık unuturmayacağız'
21:45 İran'da 5.5 büyüklüğünde deprem
20:57 Payîzava’da bahar şenliği
20:42 Rojava Parkı’ndaki uyuşturucu nöbeti son buldu
20:07 ABD'den İran'a yeni yaptırımlar
19:38 Zeytinlikleri maden şirketlerine açan kanun teklifi protesto edildi
19:29 Pirsûs anması: Adalet istemeye devam edeceğiz
19:02 İran Dışişleri Bakanı Erakçi BM'de: İsrail'e karşı harekete geçin
18:53 YJA-STAR'lı Şehrîban Altürk'ün taziyesine kitlesel ziyaret
18:23 DEM Parti’den TİHV, TTB ve KESK’e süreç ziyareti
18:00 Denizli'de şüpheli kadın ölümü
17:57 GÖÇ-DER: Geri dönüşler yeniden inşa sürecidir
17:43 İmamoğlu'nun 'diploma' davasına bakan hakim değişti
17:17 Kayyım, teknesine belediyenin kasasından 586 bin TL harcadı
17:02 Zümrüt kaplıcaları 2020'den bu yana kapalı: Halkın hizmetine açın
16:45 Manisa ve İzmir'de orman yangını
16:21 Rehan Bayık son yolculuğuna uğurladı
15:17 Mêrdîn'de ormanlık alanda yangın
15:15 Eğitim Sen Bakan Tekin'in yıl sonu karnesini açıkladı
15:14 3 bin 698 hakim ve savcının görev yeri değişti
14:53 Ailelerden İmralı başvurusu
14:53 İHD: Mültecilerin hakları tanınsın, nefret söylemi son bulsun
14:34 Licê’de kadın ve çocuk ölümlerine karşı yürüyüş
14:27 Anadolu Üniversitesi'nde 'soruşturma' protestosu
14:18 Revan Zana Barıştıran'ın mezarı tahrip edildi
13:45 Duhok kırsalı bombalandı
13:20 Amed Barosu: Mülteci hakları pazarlık konusu yapılmamalı
13:16 Yangın felaketinde yaşamını yitirenler mezarları başında anıldı
12:48 Aysel Doğan'ın cenaze törenine katılanların davası ertelendi
12:40 MKG: Gazeteci Sevda Erkılınç tahliye edilsin
12:21 Demokratik Birlik İnisiyatifi’den Mêxmur’daki ablukanın kaldırılması çağrısı
12:10 Net UYP açığı 319,5 milyar dolar oldu
12:05 ÖHD’den Antalya cezaevleri raporu: Tedavi hakkına engelleniyor
11:17 DEM Parti: GGM'ler kapatılmalı
11:08 Zeytinlikleri maden talanına açan teklif komisyonda kabul edildi
10:28 Barış İçin Toplumsal Girişim’den ‘Barışa giden yol’ konferansı
10:02 Açlık grevindeki oğlu için duyarlılık çağrısı yaptı
09:53 İsrail-İran savaşı: Testilerden biri kırılacak, diğeri zarar görecek
09:51 Anayasa profesörü Hüsnü Erdem: Süreç odaklı bir anayasa hayata geçirilmeli
09:41 Engelliler 'Barış ve Demokratik Toplum Arayışı' konferansında buluşacak
09:40 Amedlilerden süreç uyarısı: Adım atılmazsa İsrail-İran savaşı buraya sıçrar
09:35 Gazeteci Amed Dicle: Ortadoğu'da tekçi ulus devletin panzehri demokratik ulustur
09:28 İstanbul’da dolandırıcılık iddiası: Yüzlerce kadın ‘duygu sömürüsü’ ile kandırıldı
09:19 Mêrdîn Kalesi'nde çıkan yangın söndürüldü
09:17 Amed’de Kürt Kadın Platformu Konferansı gerçekleştirilecek
09:16 4 ülkenin bakanları İsrail-İran gündemiyle bir araya gelecek
09:13 Bir kolu olmayan hasta tutsağa 11 günlük hücre cezası
09:03 Eşini ve oğlunu kaybetti: Savaşı durdurup adım atsınlar
09:02 Şirnex'te çocuğa yönelik zincirleme cinsel suç: Fail tahliye edildi
09:02 Siyasetçiye feshedilen örgüte üyelikten hapis cezası
09:01 Wan’da kadınlardan şiddete karşı ortak hareket
09:01 Haziran'da yangınlar arttı: Tedbirsizlik göz yummak anlamına geliyor
09:00 Elbak’ta deve besiciliği
09:00 Barış Anneleri: Devlet acil bir şekilde adım atmalı
09:00 20 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
19/06/2025
23:46 Netanyahu’dan Hamaney’e yine suikast tehdidi
22:09 İBB soruşturmasında 2 gözaltı daha
22:06 Rezan’da Arî Kültür Merkezi Açıldı
21:59 Depremzedeler için destekler 30 Haziran’da bitiyor: Süre sınırlaması kaldırılsın
21:09 Avukatı tutuklanan Ekrem İmamoğlu'ndan ilk tepki