ANKARA – DAD Ankara Şube’nin düzenlediği panelde konuşan Milletvekili Ali Bozan, Meclis’in tatile girmek yerine daha yoğun çalışmaya devam etmesi gerektiğini belirterek “Komisyonun kurulmasını Ekim'e bırakmak 86 milyona ne olursa olsun demektir” ifadelerini kullandı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, toplumun farklı kesimleri tarafından başta Kürt sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunların çözümü ekseninde tartışılmaya devam ediyor. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şube ve Ana Fatma Cemevi, Tüm Belediye Yönetimleri Sendikası Genel Merkezi’nde “Aleviler Barışı ve Anayasa’yı Konuşuyor” başlığıyla düzenlediği panelde 1 Ekim’de başlayan sürecin geldiği son durum ve Alevilerin süreçteki rolü tartışıldı.
DAD Ankara Şube Eşbaşkanı Mustafa Karabudak moderatölüğünde gerçekleşen panele, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Ali Bozan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan ise “Anayasa yapım çağrısında Aleviler ve rıza sözleşmesi” başlıklarında konuşma yaptı. Alevi inancına göre On İki hizmetten biri olan ve yol gösterici olduğuna inanılan çerağ uyandırıldıktan sonra konuşmalar başladı.
Panelde ilk olarak konuşan Ali Bozan 1 Ekim’den beri gelişen süreçte, özellikle 2013 - 2025 çözüm süreci dönemini yaşayan yurttaşlarda güvensizlik duygusu ve karamsarlık hali gözlemlediklerini ifade etti. Bu süreçte farklı çevrelerden farklı tepkilerin geldiğini ancak herkeste heyecan uyandırdığını belirten Bozan “Cumhuriyet tarihinden daha eski bir sorunun çözümüne bu kadar yaklaştığımız bir dönemden bahsediyoruz. Bu kadar eski bir sorunu çözmek için 8 ay çok kısa bir süre. İnsanlarda karamsarlık, umutsuzluk yaratmasının sebebi elbette iktidarın bu 8 aylık süredeki tavrı ve üslubudur. Ama biz on yıllardır bu sorunun silah ile nihai şekilde çözülmeyeceğini söyledik çünkü denendi. Bu mesele diyalog ve müzakere ile çözülecek. Kimi zaman en sonda konuşulması gereken şeyler en başta tartışıldı. Kürt meselesinin ortaya çıkmasının temel meselesi Kürdün inkarıdır. En başta yapılması gereken de Kürdün inkarından vazgeçilmesi, kimliğinin, dilinin, coğrafyasının kabul edilmesidir” şeklinde konuştu.
‘TECRİDİN ORTADAN KALDIRILMASI İÇİN MEVCUT YASALAR YETERLİ'
Bozan, açık ve samimi olmayan bir sürece rağmen müzakere ve diyalogtan vazgeçmeyeceklerinin altını çizerek şunları söyledi: “8 aylık süre aynı zamanda hasta tutsakların, siyasi tutsakların serbest bırakılması için uzun bir süre. Serbest bırakılmaları için yasal düzenleme yapmaya gerek yoktu. İdare Gözlem Kurulu’nun keyfi kararıyla içeride tutulan tutsakların serbest bırakılması için yasal düzenlemeye gerek yok. 5 yıla yakın zamandır İmralı’da ağırlaştırılmış tecrit koşullarının da ortadan kaldırılması için de yasal düzenlemeye gerek yok. Mevcut yasaların uygulanması bile yeterli” dedi.
‘TÜM SİYASİ PARTİLERİN SÜRECİ ANLATMASI GEREKİYOR’
Süreç boyunca sokakta ve Meclis’te iki boyutlu olarak çalışma yapılması gerektiğini söyleyen Bozan “Bugün aleviler bir araya gelerek üzerine düşen görevi yapıyor ve panel düzenleyerek barışı ve anayasayı konuşuyor. Şimdi yeni bir dönemden bahsediyoruz. Yeni dönemin tüm yükü DEM Parti ve dostlarının sırtında bırakıldı. 50 yıllık meselenin çözümsüzlüğünden herkes zarar gördü. En başta ekonomik sorunları herkes yaşadı. 50 yıllık çatışma süreci boyunca harcanan tankın merminin parası sadece Kürtlerin cebinden çıkmadı. Biz nasıl ki yeni dönemi herkese anlatmaya çalışıyorsak ve kaygılarını gidermeye çalışıyorsak tüm siyasi partilerin bunu anlatması gerekiyor” diye devam etti.
‘HAVA SALDIRILARI DEVAM EDİYOR’
Meclisin tatile girme gündemine dair eleştirilerde bulunan Bozan, sürecin tamamlanması için Meclisin daha yoğun bir şekilde çalışmaya devam etmesi gerektiğini ifade ederek, “Cumhuriyet tarihi kadar eski bir sorunun çözümü ortadayken meclisin tatile girmesini anlayamıyoruz. Komisyonun kurulmasını ekime bırakmak 86 milyona ne olursa olsun demektir. Bu sorunun çözülmesini isteyen herkes çalışırken onların vekaletiyle çalışan meclisin tatile girmesine itiraz ediyoruz. Bu süreçte her türlü eleştiriye öneriye birlikte çalışmaya hazırız. Bu sürece karşıyım demek bu ülkenin yoksul çocukları ölmeye devam etsin demektir. PKK’nin silahsız mücadele kararına rağmen hava saldırıları devam ediyorsa savaştan, kaostan beslenen birileri var demektir. Gerçek anlamda barış istiyorsak ancak sesimizi daha gür çıkarırsak onları yenebiliriz” dedi.
‘ÇAĞRI TÜM TOPLUMA YAPILDI’
DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını devlete ya da bir partiye değil tüm topluma yaptığını dile getirerek, “Çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Öncelikle yapılması gereken bu süreci tüm toplumsal kesimleri kapsayan toplumsal sözleşme ile tamamına erdirmektir. Bugüne kadar Alevilerin hiçbir kesimi ‘barış istemiyoruz’ demedi. ‘Savaş ölümdür, yoksulluktur, ekolojik yıkımdır, kadınların katledilmesidir’ dedi. Savaşın topluma hiçbir şey kazandırmadığının farkındayız. İstiyoruz ki tüm toplum bu süreci tartışsın, aleviler tartışsın. Anayasa tüm toplumu kapsayan bir sözleşmedir. Herkesin üzerine kafa yorması gerekiyor. Akademik kadroların tartıştığı bir durum olmamalı. Anayasa için oluşturulacak heyet olacaksa da orada öznesi olarak temsil edilmek istiyoruz. Bu anayasanın da tüm toplumun kabul ettiği bir rıza sözleşmesi olması gerekiyor” diye kaydetti.
Kadriye Doğan, Alevilere yönelik saldırıların, asimilasyon politikalarının sonlandırılması, eşit yurttaşlık temelinde inanç özgürlüğü için gerekli yasal adımların atılması gerektiğini ifade etti.
Panel, katılımcıların soru ve yorumlarıyla sonlandı.