İZMİR – İzmir’de, 15-16 Haziran işçi direnişi yıldönümü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşte, “Sermaye düzenin saldırılarına karşı, kazanılmış haklarımızı korumanın, daha fazla hak almanın tek yolu topyekûn direniştir” denildi.
İzmir’de bulunan siyasi parti ve sivil toplum örgütleri, 15-16 Haziran 1970 işçi direnişinin yıl dönümü dolayısıyla yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Karşıyaka İZBAN durağı önünde toplanan kitle, sloganlarla Karşıyaka iskele karşısına yürüdü. Yürüyüşte “15-16 Haziran ışığında, işçi sınıfının yolunda ,devrim için ileri” pankartı taşınırken sık sık “Yaşasın 15-16 Haziran direnişimiz”, “İşçiler açken patronlara huzur yok” sloganları atıldı. Ortak basın metnini kitle adına İşçi Birlikleri Sendikası üyesi Deniz Dilli okudu.
15-16 Haziran direnişinin işçilerin kendi sınıf örgütüne sahip çıktığı bir direniş olduğunu vurgulayan Dilli, Türkiye sınıf mücadelesinin yönünü değiştirdiğini belirtti. Geçen yıllar boyunca işçi sınıfı haklarının neoliberal politikalarla budandığını ifade eden Dilli, “Özelleştirme, taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma uygulamalarıyla iş güvencesi azaldı, esnek çalışma biçimleri yaygınlaştı, kayıt dışı istihdam arttı, çalışma koşulları ağırlaştı, ücretler düştü ve buna karşılık emekçilerin hak arama talepleri ise polis şiddetiyle bastırıldı. Şimşek'in reçeteleri sadece yoksullaşma getirdi. Emekçilerin hanesine yıldırım düşerken, sermayeye teşvik, yağma ve talan kapısı ardına kadar aralandı. Açlık sınırının 19 bin, yoksulluk sınırının 62 bin lira olduğu ülkemizde, Asgari ücret 22 bin 104 liradır. İktidar tarafından patronlar için çıkardığı yasalarla on binlerce işçi işten atıldı. İş cinayetleri arttıkça arttı. Tüm bunlara rağmen, tablonun diğer yüzünde ise sermayenin kârlarına kâr, zenginliklerine zenginlik kattığını görüyoruz” dedi.
‘TEK YOL TOPYEKUN DİRENİŞ’
Tarihten güç alınması gerektiğini ifade eden Dilli, şunları söyledi: “Devletin, iktidarın baskılarına, saldırılarına karşı direnmenin tek yolu sokaktır. Sermaye düzenin saldırılarına karşı, kazanılmış haklarımızı korumanın, daha fazla hak almanın tek yolu topyekûn direniştir. Fabrikalarda, mahallelerde, hayatın her alanında örgütlenerek geleceğimizi birlikte kazanabiliriz. Sömürü ve baskıdan kurtuluşumuzu kimse bize vermeyecektir. İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır! Fabrikalarda ve hayatın olduğu her yerde sömüren sınıfın karşısına işçi sınıfı olarak çıktığımızda hak ettiğimizi alabilir, sömürüye son verebiliriz.”