ADAMDER yöneticisi: Kürtlerle barışmış Türkiye Ortadoğu’da aktör olur

img
İSTANBUL - Demokratikleşmenin devlet icazetiyle değil, mücadeleyle olacağını belirten askerlerin kurduğu ADAMDER Yönetim Kurulu üyesi Muhsin Dalfidan, "Kürtlerle barışmış bir Türkiye, elbette ki Ortadoğu'da daha güçlü bir aktör haline gelecektir" dedi.
 
Ortadoğu’da yaşanan savaşın paralelinde Ekim ayında iktidarın MHP kanadının Kürt sorununun çözümüne dair başlattığı tartışmalar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"yla yeni bir evreye girdi. PKK'nin fesih ve silahsızlanma kararıyla ilerleyen süreçte, iktidar kanadından söylem dışında her hangi somut bir adım atmış gelmiş değil. Süreci nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruduğu İran-İsrail savaşı şiddetlenirken Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAMDER) Yönetim Kurulu iyesi Muhsin Dalfidan çözüm için devleti buna zorlamak gerektiğini belirtti. 
 
Kara Harp Okulu son sınıf öğrencisiyken politik görüşleri nedeniyle 1980 askeri darbesinde okuldan atılan Dalfidan, 40 yıldan fazladır bir savaşın sürdürüldüğünü, bir çözümün yaratılmadığını belirterek, sürecin başarıya ulaşabilmesi, devleti buna zorlamak için toplumsal ve siyasal muhalefetin ortak bir mücadeleyi örgütlemesi gerektiğini söyledi. Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtlayan Dalfidan, örgütün ateşkes ilan ettiği ve İmralı ile görüşmelerin yapıldığı bir süreçte sınırın ötesinde devam eden saldırıların da savaş hukukuna aykırı olarak nitelendirdi. 
 
Kürt sorunun demokratik çözümü konusunda sıcak bir gündem ve tartışmalar söz konusu. Ekim ayı ile başlayan yeni süreçle PKK kongresini topladı, silahlı mücadeleyi sonlandırma ve fesih kararı aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
40 yılı aşkın bir süredir savaş sürüyor fakat sorun çözülemedi. Bu anlamda devletin adım atmasıyla Ekim ayında böyle bir sürecin başlaması tüm kuşkulara, endişelere ve devlete karşı güvensizliklere rağmen olumlu bir adım diye düşünüyoruz. Türkiye'nin demokratikleşmesiyle Kürt sorununun barışçıl çözümünün ben doğrudan doğruya ilişkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten Kürt sorununun çözümü, bir demokrasi meselesi yani eşit yurttaşlık bir demokrasi meselesi. Tüm ulusal kimliklerin eşit, özgür bir ortamda bir arada yaşama imkanının sağlanabilmesi için bir demokrasinin varlığı şart. Bu bağlamda demokrasi mücadelesiyle barış mücadelesinin farklı mücadele biçimleri olmasına rağmen bir arada gitmesi gerektiğini, bir bütünlük içerisinde iki mücadelenin birbirinden ayrılamayacağını düşünenlerdeniz.
 
Bir taraftan süreç var, ama bir taraftan Türkiye'de siyasal iklim otoriterliğin ve toplumsal, siyasal muhalefete dair baskıların sürdüğü bir iklim. Böylesi siyasal bir iklimde demokratikleşme nasıl olacak?
 
 
Tüm demokrasi güçleri, tüm toplumsal ve siyasal muhalefet ve Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt halkının dinamiklerinin kendi özgürlüklerini gören yerden birlikte ortak bir barış ve demokrasi mücadelesini örmeleri şart.
 
Devletin icazetiyle olmayacağı açık. Devletin niyetinin ne olup olmadığı tartışılabilir, elbette ki farklı olacak, fakat bir barış adımı atılıyorsa bunun nereye doğru gidip gitmeyeceği tümüyle halkların ortak ve topyekun mücadelesiyle şekillenecek diye düşünüyorum. Tüm demokrasi güçleri, tüm toplumsal ve siyasal muhalefet ve Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt halkının dinamiklerinin kendi özgürlüklerini gören yerden birlikte ortak bir barış ve demokrasi mücadelesini örmeleri şart. Bu örülemezse, devlet kendiliğinden bir şekilde demokratik bir toplumun inşasına ve farklılıklarıyla birlikte tüm halkların, cinsel kimliklerin, inançların, farklı kesimlerin bir arada barış içerisinde eşit, özgür yurttaşlık temelinde, kolektif haklarını da tanıyarak bir barışı da demokrasiyi de tesis etme niyetinde olmayacağı kanısındayım.
 
Sürecin başarıya uğramasında belirleyici olanın tüm mücadele dinamiklerinin ortak mücadelesi olduğunu mu söylüyorsunuz?
 
"Müzakere ediyoruz öyleyse daha aktif bir şekilde sokak mücadelesinin içerisinde olmayalım, müzakereyi ve diyaloğu öne çıkaralım, onun dışındaki değişik mücadele biçimlerinden biraz geri duralım" dediğimiz takdirde bu süreç başarıya ulaşamaz diye düşünüyorum. Devleti buraya zorlamak ancak ve ancak toplumsal muhalefetin birleşik ve topyekun mücadelesiyle, meşruluk ve demokratiklik temelinde tüm mücadele biçimlerini toplumsallaştırmak zorundayız. Ve toplumun tüm muhalif kesimleriyle birlikte bunu yapmak durumundayız. Sürecin ancak böyle bir başarıya ulaşabileceğini düşünüyorum. Elbette ki barış savaşan taraflar arasında olur. Ama bu, sadece savaşan taraflara bırakılmayacak kadar kıymetli ve önemli bir adım. Bu anlamıyla tüm toplum kesimleri, bunu gören bir yerden bu sürece destek vermeliler. Dayanışma içerisinde ve mücadelenin parçası, aktif bir parçası halinde olmalılar.
 
Süreçle beraber PKK fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı. Bu bugüne kadar bu konuda yaşanan benzer süreçlerde bir ilk. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Önemi nedir, sürece yansımalarının nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
 
Aslında bir barış yönelimi, bağımsız bir ulus devlet kurma yaklaşımından uzaklaşması yeni değil, daha gerilere doğru gidersek 93'lere kadar dayanıyor. O günden bugüne kadar, özellikle reel sosyalizmin yıkılmasından sonra bir paradigma değişikliği arayış içerisine girildi ve bugüne kadar gelindi. Bugün için 40 yıllık bir savaş sürecinde yenen ve yenilen yok. Bu bağlamda hem bu yönüyle bir ideolojik politik yenilenmenin gereği olarak hem de pata durumunun bir türlü aşılamaması ve bunun bir çözümsüzlük, bir tıkanma durumuna işaret etmesi yönüyle, silahlı mücadeleyi bırakma kararının önemli olduğunu düşünüyorum. Bir örgütlenme tarzı, bir mücadele tarzının başka bir örgütlenme ve mücadele tarzına dönüşümü olarak değerlendirmek ve bir süreç olarak algılamak gerektiğini düşünenlerdenim. "Feshettim" deyince hiçbir şey fesih olmaz. "Bıraktım" deyince hiçbir şey bırakılmaz. Dolayısıyla bir örgüt formunun başka bir örgüt formuna doğru dönüşümü ve bunun toplumsallaştırılması çabası olduğunu düşünüyorum. 
 
Kürt Özgürlük Hareketi'nin bu adımı karşısında, Abdullah Öcalan'ın yaptığı birkaç heyet ve bayramdaki aile görüşü dışında süreçle bağlantılı atılmış başka bir adım yok. Sizce bu aşamada devlet nasıl bir tutum almalı ve hangi adımları atmalı?
 
Toplumsal muhalefet, uluslararası konjonktür, Kürt Özgürlük Hareketi'nin Türkiye sınırlarını aşan bir meşruiyet kazanması, Rojava meselesi... Bütün bunları bir araya koyduğumuzda ve bunlardan bağımsız olarak ele aldığımızda, devletin ne barış ne de demokrasi diye bir derdinin olmadığını düşünüyorum. Buradan hareketle devletin, Ekim ayında Bahçeli'nin öncülüğünde onun kişiliğinden hareketle attığı adımı yok mu sayacağız, elimizin tersiyle itecek miyiz? Hayır, bu başka bir şey. İtmeyeceğiz. Fakat oradan birtakım adımların atılacağını beklemek ve süreci bekleyerek, izleyerek geçirmek en başta da söylediğim gibi kesinlikle kabul edilebilir durum değil. Öyleyse ne yapacağız? Bugüne kadar yapılanlar yeterli miydi? Somut barış taleplerinin daha sade, tüm toplum kesimlerinin anlayabileceği şekilde formüle edilip bunun değişik araçlarla topluma mal edilmesi gerekiyor.
 
Bunun yeterince yapılıyor mu?
 
 
Toplumun, toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle, sendikalar, odalar, siyasi partiler, inanç örgütleri; bunlarla daha sürekli, daha kalıcı ilişkiler kurulmalı ve bu demokrasi ve barış talepleri doğrultusunda bunlarla ortak bir faaliyet sürdürmenin araçları yaratılmalı.
 
Hayır, yapılmıyor. Son dönemlerde Kürt halkı arasında, batıdaki Kürtler arasında bu yapılmaya çalışılıyor. DEM Parti bunun için çabalıyor, fakat yetmez. Daha fazla halk toplantıları yapılmalı; halkla iç içe, mahalle mahalle, sokak sokak bu işler anlatılmalı. Aynı zamanda Kürt olmayan kesimlere de anlatılmalı. Toplumun, toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle, sendikalar, odalar, siyasi partiler, inanç örgütleri; bunlarla daha sürekli, daha kalıcı ilişkiler kurulmalı ve bu demokrasi ve barış talepleri doğrultusunda bunlarla ortak bir faaliyet sürdürmenin araçları yaratılmalı. "Devletle bir müzakere, diyalog sürecindeyiz. Bu talepleri sokakta yüksek haykırırsak, bu talepleri sokak ayağını da kullanarak toplumsallaştırma adımları atarsak, bu diyalog sürecine zarar verir mi?" gibi bir kaygıdan, endişeden uzak durulmalı. Tam tersine bu zarar değil, fayda verir. Devlet bir taraftan "terörsüz Türkiye" deyip,  barıştan söz ediyor. Ama bir taraftan da hem Kürt Özgürlük Hareketi'ne hem de diğer toplumsal muhalefete; düzen içi muhalefet olan, "Bu devletin bekası sorununda başka her şey teferruattır" diyebilen, bir devlet partisi hüviyetinde olan CHP ve CHP kitlesine karşı da son derece sert, şiddetli, hukuksuz bir saldırı içerisinde. Ama bunu yaparken hemen bir başka tarafta bir demokratik adım atma görüntüsü yapıyor. İşte yargı paketi çıkarmaya çalışıyor, hiçbir faydası olmayan bir paket olarak gündeme geldi. Yerel yönetimlerde bir şey yapmaya çalışıyor ama çıkan taslak, yerel yönetimleri tümüyle ortadan kaldıran, merkezi basit bir aparat haline getiren bir taslak şu haliyle. Devlet, çok yönlü ve topyekun bir saldırı sürdürüyor. Öyleyse karşısındakiler, bizler de aynı şeyi yapmalıyız. Hem diyalog müzakere hem de demokrasi temelinde sorunun sokak ayağını da örgütlemek zorundayız. CHP'nin 19 Mart'tan sonra başlattığı bu kitlesel sokak eylemlikleri olmak üzere daha geniş kesimleri bir araya getirecek bir ortak mücadele hattı tutturulmadı. Bunun bir handikap olduğunu düşünüyorum. 
 
Sizce neden burada ortak bir mücadele hattı tutturulamadı?
 
Örneğin CHP'nin mitingleri, CHP'nin bu eylemlilik süreci CHP'nin kendi bekasına ve İmamoğlu'nun tutukluluğunun kaldırılması meselesine sıkışıp kaldı. CHP'den tabii başka bir şey beklenemez. Ama hem diyalog yöntemleriyle hem bu parti ve benzer partilerle daha sık ilişkiler, daha somut demokrasi ve barış taleplerini formüle eden bir eylemlilik hattı üzerinden bu mücadelenin daha kitlesel şekilde parçası olunsa o süreç CHP'nin taleplerini aşan barış ve demokrasinin toplumsallaştırılması taleplerine doğru evirilen bir sürece gelebilir. Aynı zamanda bir başka şey, barış ve demokrasi taleplerinin öne çıkarılacağı şekilde, Kürdistan'da da bir taraftan halk toplantıları yapılırken bir taraftan da geniş kitlesel mitinglerin yapılması gerekiyor. Devlet, Kürt Özgürlük Hareketi'ni, Kürt mücadelesini toplumsal muhalefeti en zayıf hale getirerek en aza razı etmek, esas olarak kendi çıkarları temelinde bu süreci yönlendirmek için mücadele ediyorsa biz de gücümüzü en az almaya çıkarıp en rasyonel, en birleşik, en ortak şekilde dayanışma içerisinde tüm mücadele biçimlerini bir arada kullanarak karşısında durursak onu zorlayabiliriz.
 
Meclisin de rolü önemli. Bir özel komisyon kurulması tüm tarafların talebi. Bu konuda neler söylersiniz?
 
 
Meclis'te alınan bir karar, Meclis'te tüm partilerin katılımıyla alınacak kararlar, adımlar toplumun geniş kesimleri tarafından çok daha kolayca kabul görecektir.
 
Meclis'te bir komisyonun elbette kurulması iyi olur. Fakat şöyle bir handikap var. Meclis'in yapısı belli, 2017 referandumdan sonra artık Meclis'in yetkileri sınırlı. Başkanlık sistemi dediğimiz mesele Meclis'in yetkilerini çok sınırladı. Ama buna rağmen Meclis en azından siyasal muhalefetin ve iktidarın bir arada bulunduğu bir zemin. Burada tüm siyasal muhalefet ve iktidar ortak bir komisyon oluşturup, tartışarak buradan adım atarsa bunun hem hukuksal zeminine dayanması hem toplumsal meşruiyet açısından -çünkü sosyalist muhalif kesimlerin meşruiyet anlayışıyla toplumun geniş kesimlerinin meşruiyet anlayışı aynı değil- önemli. Meclis'te alınan bir karar, Meclis'te tüm partilerin katılımıyla alınacak kararlar, adımlar toplumun geniş kesimleri tarafından çok daha kolayca kabul görecektir. Aynı zamanda hukuksal bir güvenceyi de ifade edecektir. Fakat sadece Meclis'teki bir komisyon değil. Siyasal ağla, toplumsal ağı ayrıştırmak doğru değil. Bu anlamıyla toplumsal muhalefetin farklı kesimlerini de sürece katacak mekanizmalar geliştirilmeli. Yani tüm sendikalar, meslek odaları, inanç grupları gibi farklı toplumsal muhalefet kesimlerinin de sözlerini söyleyebilecekleri bu sürecin olgunlaşması, gelişmesi ve kararlaşma süreçlerinin oluşmasında doğrudan doğruya irade koyabilecekleri mekanizmaların geliştirilmesi gerekiyor.
 
Süreç bakımından önemli bir gelişmede, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısının ardından PKK'nin hemen ateşkes ilan etmesine rağmen, saldırıların sürmesi. Örgütten bu konuda açıklamalar ve tepkiler var. Bir taraf ateşkes ilan ediyorsa karşı tarafın bunu gözetmemesi savaş hukuku bakımından nerede duruyor?
 
Savaş hukuku ilk defa ihlal edilmiyor, kimyasal silah tartışmaları ilk defa olmuyor. Bu tartışmalarda "Kimyasal silah kullanılma konuları araştırılsın" diyenlerin bile yargılandığı, bunlarla birlikte susturulduğu bir süreci hepimiz yaşadık, biliyoruz. Dolayısıyla savaş hukukuna uygun olup olmadığı tartışılır. Bence de uygun değildir. Haberler geliyor, okuyoruz. Artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Gerilla mevzilerine ne türden silahlar atıldı, farklı medya organlarından okuyoruz, biliyoruz. Tabii ki bu savaş anlamıyla kabul edilemez. Üstelik böyle bir müzakere süreci var ve müzakere sürecinde bir taraf kendini feshettiğini ve silahları bıraktığını söylüyor. Bunun ikinci boyutu şu; en güçsüz hale getirerek çaresiz bırakabileceğini düşünüyor. Bunun için bu kadar saldırgandır. Ama Özgürlük Hareketi'nin açıklamalarını görüyoruz. Bunlar propagandatif şeyler olarak düşünülmemeli sadece. Çaresiz değil, başka seçenekler de var. Bütün bunları görüp 40 yıldır yok edemediğin bir özgürlük mücadelesini böyle bir barış ve müzakere sürecinin gerekliliklerini kendi açından fırsata çevirerek tek yanlı olarak bir saldırı, silahlı saldırıya geçmenin etik olarak da savaş hukuku olarak da haklı yanı yok.
 
Sürecin başlamasında bölgesel gelişmelerin de etkisi olduğunu taraflar belirtiyor. Devlet Bahçeli ilk yaptığı açıklamalarda "coğrafyanın mesajını aldık" diyerek, Türk-Kürt kardeşliği vurgusunu yapıp, açıklamalarda bulundu. Şimdi de İran üzerinden yaşanan bir gelişme var. İran-İsrail meselesinin Türkiye'ye olası yansımaları neler olabilir?
 
 
İran özelindeki bu gelişmelerin yaşanacağı bilinen bir gerçekti. Bunu İran da biliyordu. Fakat ben burada şunu söyleyebilirim: Bu gelişmeler Ortadoğu'da Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmiştir. Kürtlerin temel eksikliği oradaki birliği tam olarak tesis edememeleridir.
 
Ortadoğu dünden bugüne kadar dünya emperyalist sistemin oyun alanlarının başında gelen bir yer. Ve 21'inci yüzyılın başından itibaren bu daha da yoğunlaştı. ABD'nin dünyanın tek hegemonu olma pozisyonunun sarsılması sonucunda Ortadoğu'da nüfuz mücadeleleri ve emperyalistlerin Ortadoğu'da bir paylaşım içerisinde birbirleriyle didişmeleri ve bunu vekalet savaşları üzerinden yapmaları daha çok ivme kazandı. Böyle bir süreçte tabii ki İsrail her zaman için emperyalizmin esas olarak da ABD'nin vazgeçemediği ve Ortadoğu'daki jandarması pozisyonunda bir ülke. İran özelindeki bu gelişmelerin yaşanacağı bilinen bir gerçekti. Bunu İran da biliyordu. Fakat ben burada şunu söyleyebilirim: Bu gelişmeler Ortadoğu'da Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmiştir. Kürtlerin temel eksikliği oradaki birliği tam olarak tesis edememeleridir. Bir birlik de tam anlamıyla tesis edilebilirse Ortadoğu'da demokrasinin bir istikrarının oluşabilmesinin merkezinde Kürtler var. Diğer bir mesele de Bahçeli'nin öngörüsünün gerçekçi olmadığını, bunun birazcık da manipülatif ve propagandatif olduğunu düşünüyorum. 
 
Kastettiğiniz Bahçeli'nin, İran'dan sonra nihai hedefin Türkiye olacağı yönündeki açıklaması mı?
 
Evet. Böyle bir şey olmayacak. Çünkü Türkiye bir kere ABD emperyalizminin yörüngesinden çıkan, çıkacak olan bir ülke değil. Söylemde yer yer ABD emperyalizmine karşı çıkılıyormuş görüntüsüne de bence çok fazla prim vermemek gerekiyor. Aslında söyleme değil, eyleme baktığımızda hep böyle önemli kavşaklarda, önemli durumlarda sert çıkışlara rağmen bağımsızlık, "Biz bölgesel güç olduk" vurgularına rağmen ABD'nin her dediği yapılageldi ve yapılmaya devam ediyor. Tabii ki belli çelişkiler var. Türkiye bölgesel bir alt emperyal güç olma çabası içerisinde, ama çizgiyi aşmayacağının, bugüne kadar tavrının bundan sonraki tavrının teminatı olduğunu düşünüyorum. Kürtlerle barışmış bir Türkiye, elbette ki Ortadoğu'da daha güçlü bir aktör haline gelecektir. Bunun da tartışılacak bir yanı yoktur. Ama bu barışma cesaretini gerçek anlamda gösterebilecek mi? Yoksa teslim alma refleksiyle barışa doğru gittiğini kendine ve kitlelere aldatma politikasını güdebilecek mi? Ama bu politikayı güdemeyecek. Çünkü karşısında aldatılacak bir halk yok. Ya gerçek barışı yapacak ya da geçmişte olduğu gibi bu süreç tıkanacak ve bitecek.
 
Sizin ADAMDER olarak sürece katsı sunma konusunda bir çalışmanız olacak mı?
 
Bu süreçle paralel olarak bu yıl 12 Ekim tarihinde 5'incisini yapacağımız bir sempozyum olacak. Adı da  "Militarizmden arındırılmış bir dünya ütopyası" olacak. Sempozyumun bu yıl ki konularını da, "Faşizm – Savaş", "Faşizm – Militarizm", "Savaş ve Barış" olarak seçtik. Bu sürece kendi cephemizden katkı sunmak için bu başlığı seçtik. Bir arada yaşama imkanı olarak Kürt sorunun barışçıl çözümünün imkanları, bunun toplumsallaştırılması gibi konuları burada tartışacağız. 
 
MA / Yeşim Tükel 
 

Diğer başlıklar

26/07/2025
23:59 Bursa'da orman yangını yerleşim yerlerine ulaştı
23:38 Amed ve Riha'da halk buluşmaları
22:26 Riha’da yer yüzü sofrası kuruldu
22:18 Macron: Şam-QSD görüşmelerinde ilerleme sağlanmalı
21:48 Licê’de çıkan yangın geniş alana yayıldı
21:28 Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nden Veysi Aktaş açıklaması
20:32 Siweyda’da katledilenlerin sayısı bin 420’ye çıktı
20:26 Balıkesir'deki orman yangınıyla ilgili 2 tutuklama
20:16 İHD Dîlok'tan 'Hakikat Komisyonları kurun' talebi
20:03 Aktaş İmralı’dan mesaj getirdi: İmralı Adası’nı barış adası yapacağız
19:59 Şerzan Kurt öykü yarışmasına başvurular başladı
19:13 Irak’ta üniversitelerde Kürtçe yasağına iptal kararı
18:56 İran’da adliye binasına saldırı: 6 ölü, 20 yaralı
18:54 Karamus: Kürt halkının geleceği ortak stratejiyle şekillenecek
18:29 Karamürsel’de orman yangını
18:28 Nobel ödüllü Şirin Ebadi: Öcalan biran önce serbest bırakılmalı
18:18 ABD’den Nergis Muhammedi ve diğer tutuklular için çağrı
18:03 ATK’den Murat Çalık açıklaması
17:26 Ayla Akat Ata: İnşa ettiklerimiz üzeri silinebilecek şeyler değil
16:57 Rezan Belediyesi halkın sorunlarını dinledi
16:50 Arap kadınlardan sürece destek
16:48 Bahçeli: MHP için dikkate alınması gereken İmralı çağrısıdır
16:33 ‘Sorunlarla yüzleşmek gerekir’
16:28 Bayındır: Ne olursa olsun Kürt ulusal kongresi toplanacak
16:15 Ağır hasta tutsak Rojhat Özkan tahliye edildi
16:04 MHP Meclis'te kurulacak komisyona göndereceği üyelerini belirledi
16:02 Dersim Festivali: Sürece sahip çıkacağız
15:14 ‘Ağır hasta tutsaklar tahliye edilsin’
14:53 Şirnex’taki ağaç kıyımı Sêrt’e taşındı
14:52 ‘Abdullah Öcalan hepimizin yarım kalan sevdasını tamamlamanın mücadelesini veriyor’
14:37 Mersin'de 24 saate 3 kadın katledildi
14:28 Ankara Eymir Gölü yakınında orman yangını çıktı
14:26 ‘7554 sayılı kanun iptal edilmeli’
13:38 Cumartesi Anneleri: Süleyman Cihan’ın failleri cezalandırılsın
13:26 Kayıp yakınlarından adalet talebi
13:12 Ahlat Cezaevi'ndeki gardiyanlara soruşturma
13:08 Munzur Festivali: Aleviler süreçte söz sahibi olmak istiyor
12:48 İnfazı yakıldı, sürgün edildi
12:25 ‘Kimse Kürtleri hesaba katmama gibi bir lükse sahip değil’
11:39 İran'da kolberlere saldırı: 1 ölü, 3 yaralı
11:14 ‘Kürt Ulusal Birliğinin Önemi Konferansı’ Bazîd’te başladı
11:12 DEM Parti, engelli kadınların yaşadığı sorunlara çözümü tartışıyor
10:28 İskenderun'da 2 asker yaşamını yitirdi
09:39 ‘Doğal Tedarik Kooperatifi’ ile ürünler doğrudan tüketiciye ulaştırılıyor
09:29 Helin Eren’i katleden fail tutuklandı
09:10 Kamaç: Kürtler arası birlik süreci zafere götürür
09:09 10 kişinin öldüğü yangın 'maden' için mi çıkarıldı?
09:07 Altan: 100 yıllık derin sorun demokratikleşme ile çözülebilir
09:06 Karagöz: 45 günlük işçi yangını söndürmeye gönderilmiş
09:04 Yaşamını yitiren tutsak Elçiçek'in avukatı: İnfaz değil, ölüm kararıdır
09:03 Qers’in yüksek platolarında kış hazırlığı
09:01 Amedspor'dan taraftarlara: Lisanslı ürünlerimizi tercih edin
09:00 26 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:54 Görüşme sonrası İmralı Heyeti'nden açıklama
07:49 İmralı’da tutulan Veysi Aktaş tahliye edildi
25/07/2025
23:26 HepsiJET işçileri 3 gündür grevde
23:22 Ankara'da konveyör bant fabrikasında yangın çıktı
23:04 Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları sürüyor
22:10 Abdullah Öcalan'ın çocuklar için yazdığı şiire animasyon klip
22:01 Fransa Dışişleri Bakanı ve Mazlum Ebdî görüştü
21:33 Dêrsim’de çıkan yangın söndürüldü
21:28 'Yangında 10 kişinin ölmesine sebep olanlar yargılansın'
21:22 Cûdî Dağı Girê Çolya bölgesinde yangın
21:16 Munzur Festivali 2’nci gününde çeşitli etkinliklerle sürdü
20:26 Polisin saldırısına tepki: Suruç anmasında yaşanan işkencelerin takipçisiyiz
20:16 Avrupalı gençler İstanbul'da temaslarda bulundu
19:58 Hama’da bir camide çatışma
19:53 Tahliye edilen Yoksu: Yapılacak çok haber var
19:36 Trump: Macron'un sözünün bir ağırlığı yok
18:35 Afganistanlı genç şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
18:31 Ağaç katliamının sürdüğü Silopiya'da sıcaklık rekoru kırıldı
18:27 DBP ve TJA'dan Dîlok'ta kadın atölyesi
18:23 Amed’de Helin Eren’in katledilmesi protesto edildi
17:49 'Kürt Ulusal Birliği Konferansı'na katılım çağrısı
17:44 Çatışmada hayatını kaybeden Menal Akbal'ın taziyesine ziyaret
17:29 Gazeteci Metin Yoksu tahliye edildi
16:30 Ayşe Tokyaz’ın katledilmesiyle ilgili 4 polis gözaltına alındı
16:26 Antalya 95 yılın sıcaklık rekorunu kırdı
16:23 İran'la nükleer görüşmelerin ikinci turu sona erdi
16:18 Abdullah Öcalan ile görüşen İmralı Heyeti döndü
15:48 Meclis'te kurulacak komisyon 51 üyeden oluşacak
15:45 Erdoğan: Trump ve Putin ile görüşebilirim
15:44 Kınalıada açıklarında teknede yangın çıktı
15:41 Kaniya Xezalan'da kavga: 14 kişi yaralandı
15:07 Denizli Büyükşehir Belediyesinde işçilere baskı
15:06 Buca'daki yangın otoyola sıçradı
14:58 Eğitim Sen'den okuldaki görüntülere suç duyurusu
14:43 Yargıtay Leyla Aydemir davasındaki beraat kararını bozdu
14:26 SES'ten toplu iş sözleşmesi için mücadeleyi yükseltme çağrısı
14:25 11 yaşındaki çocuk yaşamını yitirdi
14:24 Amed’de kadın cinayeti
14:08 Dêrsim Aliboğazı'nda yangın
14:07 İHD’den basın raporu: Baskılar kalıcı hale getirildi
13:29 Ege'de 3 kentte orman yangını
13:28 Avrupalı gençler Asrın Hukuk Bürosu’nu ziyaret etti
13:00 İzmir ve Bilecik 'Afet Bölgesi' ilan edildi
12:18 Avrupa-İran nükleer görüşmesi İstanbul'da başladı
12:06 Munzur Festivali'nde madene karşı yürüyüş
11:51 DEM Parti İmralı heyeti İmralı’da
11:41 Suriye'de 635 kadın katledildi
11:26 Antalya'nın 3 ilçesinde yangın
11:23 Cizîr’de tıbbi malzemenin çalınması Meclis gündeminde
11:06 CHP’nin mitingine katılan 10 TİP’li gözaltında
10:40 Cemil Bayık: Demokratik siyasete hazırız
10:34 Hasta tutsak Hadi Elçiçek’in cenazesi toprağa verildi
09:55 Karabük'te yangın: 14 köy boşaltıldı
09:30 Asrın Hukuk Bürosu'ndan 'umut hakkı' için Bakanlar Komitesi’ne başvuru
09:15 Gabar’da kesilen ağaçlar TIR’larla askerlerin gözetiminde taşınıyor
09:14 Ahmet Şiray: Umut hakkına yönelik düzenleme yapılmalı
09:13 MSD Şam Temsilcisi: ABD’nin politikası HTŞ'yi cesaretlendiriyor
09:12 Avrupalı gençler: İlk adım Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü
09:11 Belediye tesisine yoğun ilgi: Yurttaşlar sayının artırılmasını istiyor
09:09 ‘Kawa’dan bugüne gelen bu mesleği devam ettirmekte ısrarcıyız’
09:09 İhsan Colemêrgî: Kürtlerin birliği bu süreci başarıya götürür
09:07 Yanlış şehirleşme sıcaklığı arttırıyor
09:05 Pastör Eyüp Badem: Barış bu topraklarda yeşerecek
09:05 İnfazı ertelenen hasta tutsak Hadi Elçiçek yaşamını yitirdi
09:03 Ekonomik krizin etkisi: Wan’da artık kıyafetler kiralanıyor
09:02 Eren Keskin: ‘Umut hakkı’na dair devletin adım atmama şansı kalmadı
09:01 ‘Türk ve Kürt anneleri barış için bir araya gelmeli’
09:00 25 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:55 88 Nobel ödüllü isimden uluslararası kurumlara mektup
08:30 BM Suriye raporu: Kadın ve kız çocukların kaçırılması soruşturmalı
08:03 Petrol kuyusunda patlama: 7 yaralı
24/07/2025
22:58 Macron: Filistin'i resmen tanıyacağız
22:37 Halk buluşmalarında 'devlet somut adım atsın' çağrısı
22:10 Munzur Festivali’nin ilk gününde 'Bijî Serok Apo' sloganı yükseldi
21:58 Êzidî Rîham Hecî, 11 yıl sonra DAİŞ'ten kurtarıldı
21:42 Selman Yakut, 10 yıl sonra memleketinde karşılandı
21:19 Muğla'daki çimento fabrikasına karşı dava açıldı
21:15 İdlip'te patlama: 12 kişi öldü
21:10 Metin Bakalcı: Yaralar sarılmazsa iyileşemeyiz
20:32 Wan’da 'Ji bo zarokan çîrokên rengîn' etkinliği
20:28 Eskişehir Orman Bölge Müdürlüğü önünde protesto: Bakan Yumaklı istifa etmeli
20:11 Êlih’te trafik kazası: İki kişi yaşamını yitirdi
20:00 Munzur Festivali’nde panel ve yürüyüş
19:54 Şirnex Ekoloji Derneği'nden Valiliğe: Yasağa talancılar dahil mi?
19:21 Akdeniz’de ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyesi
19:09 Emine Ocak Gazi Mezarlığı’nda toprağa verildi
18:44 Qamişlo’da Suriye’nin geleceğinde kadının rolü tartışıldı
18:27 İzmir'de orman yangını: 5 ev tamamen yandı
18:04 Gazze'de ölüm sayısı 59 bin 587’ye çıktı
18:01 Peyas Belediyesi’nin eski kayyımına ‘Dolandırıcılık’ cezası
17:56 Munzur Festivali’nde Veradardz Grubu'nun sahne alması yasaklandı
17:42 Sakarya yangını söndürüldü
17:39 Kadınlar aşureyi pay etti
17:22 Beşiri Cezaevi’nde sular akmıyor: Bulaşıcı hastalık riski var
17:07 Kurtulmuş'tan Özel'e 'komisyon' ziyareti
16:45 KESK: Yangına müdahale yetersiz
16:36 Kerboran'da keyfi elektrik kesintileri