İZMİR - Cumartesi Anneleri’nin mücadelsinin 30’uncu yılı dolayısıyla düzenlenen belgesel gösteriminde konuşan Jiyan Tosun “Demokratikleşme hukuk devletinden başlanacaksa Cumartesi Meydanından geçer” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Meclisi, Fransız Kültür Merkezinde Cumartesi Annelerinin 30’uncu direniş yılı dolayısıyla "Bîr" isimli belgesel gösterimi gerçekleştirdi. Gösterim sonrası belgesel yönetmeni Veysi Altay ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun’un katıldığı söyleşi düzenlendi.
Gösterim öncesi konuşan katledilen Fehmi Tosun’un kızı İHD İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun, Türkiye’nin kaybetmelere ilişkin tarihinin 1915’lere kadar uzandığını dile getirdi. 12 Eylül döneminde de çokça faili meçhul ve gözaltında kayıpların olduğunu kaydeden Jiyan Tosun, İHD kayıtlarına göre 12 Eylül darbesi döneminde 33 kişinin kaybedilirken 1992-1996 yıllarında yaygın olarak Kürdistan’da kaybetmelerin yaşandığını söyledi. Jiyan Tosun, “1994 yılında 518, 1995 yılında 232, 1996’da 170 kişi zorla kaybedilmiş. 1995’e kadar neredeyse her 3 kişiden biri zorla kaybedildi. Belgeselde ‘Nereye gittiysek yok dediler’ dediklerini duyuyorsunuz. Her yerde sessizlik söz konusu” ifadelerini kullandı.
'HUKUK CUMARTESİ MEYDANINDAN GEÇER'
Kaybedilen Hasan Ocak ve Rıdvan Koç’un cenazelerinin bulunmasının ardından İHD aktivistlerinin "Kayıplar son bulsun, failler yargılansın" sloganıyla eylem başlattıklarını anımsatan Jiyan Tosun, “30 yıl geçti. Mücadeleleri büyük oranda başarıya ulaştı ve 1996’larda faili meçhullerin sayısı düştü. Mücadele önemli bir eşiği atlattı ama failler hala bulunamadı, hiçbirini akıbeti açıklanmadı. Aileler kendi çabalarıyla bazı kaybedilenlerin kemiklerine ulaştı. Kaybetmek yetmiyor onların mezarlarını bulurken de nasıl acımasız yaklaştıklarını görüyorsunuz. Savcı yok adli tıpçılar yok. Zorla kaybedilmiş bir kişinin nasıl aranmayacağını gösteriyorlar. Biz failleri biliyoruz. 2009 yılında AKP’nin Avrupa’ya yakınlaşınca bazı mezarlar açılabildi. 14 yıl boyunca hiçbir şey yapılmayan dosyada en sonunda bazı mezarlar açılabilmişti. Sonrasında bütün dosyalar kapandı. Tayyip Erdoğan Cumartesi Annelerini çağırmıştı ve sizin sorununuz bizim sorunumuz demişti. Kerboran Davası açılmıştı ancak bu dosya geçtiğimiz günlerde zaman aşımından kapandı. O yüzden demokratikleşme hukuk devletinden başlanacaksa Cumartesi Meydanından geçer” diye belirtti.
‘DEVLET KATİLLERE SAHİP ÇIKTI'
Ardından konuşan belgeselin yönetmeni Veysi Altaş, Türkiye’de kaybetmelerin 1915 Ermeni Soykırımı ile başladığını, Şeyh Sait, Seyit Rıza, Saidi Kurdi’nin mezarsız bırakıldıklarını anımsattı. Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmeyen devletler arasında olduğunu kaydeden Veysi Altaş, hak ihlallerine karşı cezasızlık politikalarından ziyade ödüllendirme politikasının bulunduğunu belirtti. Toplumun vicdanını kaybetmiş bir noktadayken Amed’de birkaç annenin ses çıkardığını söyleyen Altaş “O vicdanını kaybetmiş toplumun vicdanı oldular. Kimisi şehir görmemişti kimisi Türkçe bilmiyordu ama katil bir devletin karşısına çıktılar. Bunlardan biri Berfu Anaydı. ‘Beni oğlum bulunana kadar gömmeyin’ diyordu. Bunu yapabilirdik belki. Onun etrafında mücadeleyi farklı boyuta çekebilirlerdi. Ama Anne gömüldü oğlu için yanındaki mezar boş bırakıldı. Cemil’in nasıl öldürüldüğünü aslında meclis tespit etti. Cumartesi Anneleri ifade ediyordu. Ama iş cezalandırmaya gelince devlet hiçbir adım atmadı. Devlet sistematik olarak sahip çıktı. Ben Türkiye’nin normalleşeceğini düşünmüyorum” diye konuştu.
Konuşmaların ardından söyleşi seyircilerin soru ve katkılarıyla devam etti.