ANKARA - İHD'nin KONDA işbirliğiyle Kürt sorununun çözümüne dair yaptığı araştırmada, katılımcıların çoğu sorunun çözümünün insan hakları ve demokratikleşmeyi olumlu yönde etkileyeceği yönünde görüş bildirdi.
KONDA Araştırma ve Danışmanlık A.Ş.'nin (KONDA) İnsan Hakları Derneği (İHD) için yaptığı "Kürt Meselesinde Çözüm Algısı" konulu araştırmanın detayları açıklandı. İHD genel merkezinde düzenlenen basın toplantısına, İHD Eş Genel Başkan Hüseyin Küçükbalaban ve KONDA Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdem katıldı. Araştırmanın, 24-27 Nisan 2025 tarihleri arasında 77 ilde 2 bin 620 kişiyle telefonla yapıldığı aktarıldı.
EŞİT YURTTAŞLIĞA DESTEK
Eşit yurttaşlık sorusuna cevap verenlerin büyük çoğunluğunun, tüm herkesin eşit haklara sahip olması gerektiği konusunda hemfikir olduğu belirtildi. Araştırmaya göre, her 10 kişiden 8’i Türkiye’deki tüm yurttaşların eşit haklara sahip olması gerektiği vurguladı. Araştırmada, "Kürtlerin kültürel haklarının tanınması yönündeki soruda ise her 100 kişiden 46’sı olumlu yaklaşırken, 36’sı karşı çıkıyor. Geriye kalan 18 kişi ise bu konuda ne olumlu ne de olumsuz bir tutum sergiliyor. Kürtlerin kültürel haklarının sağlanmasına yönelik, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) seçmeni dışındaki CHP, AKP ve MHP seçmeni arasında ise benzer eğilimler gösterildiği araştırmada görüldü" denildi.
HASTA TUTSAKLARA DAİR SORU
Hasta tutsakların tedavilerinin dışarıda devam edilmesine dair soruya, katılımcıların yüzde 34’ün olumlu yaklaştığı, yüzde 42’sinin olumsuz yaklaştığı belirtildi. Yüzde 24’ü ise "kararsız" kaldı. Hasta tutsakların sorusunda, DEM Parti ve CHP seçmeninin yarısından fazlası olumlu yaklaşırken, AKP ve MHP seçmeninin yarısından fazlası olumsuz yaklaşıyor.
TOPLUM NASIL İKNA OLUR?
"Kürt meselesinin çözülmesine toplum nasıl ikna olur?" sorusuna her 100 kişiden 21’i düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması yoluyla Kürt Sorunu’nun çözümüne ikna olabileceğini belirtti. Yüzde 10, tarafların geçmişle yüzleşmesi, yüzde 7, sivil toplumun sürece dahil edilmesi; yüzde 4 ise basının özgür yayın yapabilmesi ile toplumun ikna edilebileceği yönünde görüş belirtti.
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
“Sürecin ilerlemesi için devletin atması gereken adımlar” sorusuna katılımcıların yüzde 28’i "silahsızlanmayı sağlamak" derken, yüzde 23’ü anayasa değişikliği, yüzde 20’si Meclis'in sürece dahil edilmesi, yüzde 12’si ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın "umut hakkı"ndan yararlanması, yüzde 7’si "genel siyasi affın olması" gerektiği yönünde yanıt verdi.
‘BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN GEREKENLER NELERDİR?’
“Toplumsal barışın sağlanması için gerekenler nelerdir?” sorusuna, katılımcıların yüzde 59’u "şiddet ve çatışmanın son bulması" gerektiğini belirtti. Yüzde 49, "ifade ve basın özgürlüğü ile akademik özgürlüğün sağlanması" yönünde yanıt verdi. Katılımcıların yüzde 33’ü, barış sürecinin yasal güvence altına alınması gerektiğini belirtirken, yüzde 31’i toplumdaki tüm kimliklerin ve kültürel hakların tanınması yönünde görüş bildirdi. Katılımcıların yüzde 25’i kapsayıcı bir anayasal vatandaşlık tanımının yapılması, yüzde 19’u yerel yönetim yetkilerinin artırılması ve yüzde 17’si ise siyasi tutsakların serbest bırakılmasının toplumsal barış için gerekli olduğunu ifade etti.
‘KÜRT MESELESİ ÇÖZÜLÜRSE NE OLUR?’
“Kürt meselesi çözülürse ne olur?” sorusuna, Kürt sorununun çözülmesi durumunda ifade özgürlüğünün, insan haklarının ve demokratikleşmenin iyiye gideceğini düşünenler yarıdan fazla. Katılımcıların yarısından fazlası, hukuk sisteminde ve ekonomide bir değişiklik olmayacağını belirtirken; CHP seçmenleri adalet, hukuk ve ekonomi konusunda olumlu beklentisi olan en az seçmen kitlesi oldu. MHP seçmenlerinin olumlu beklentisi AKP seçmenlerine göre daha düşük oldu. Katılımcıların çoğunluğu, Kürt sorununun çözümünün ifade özgürlüğü, insan hakları ve demokratikleşmeyi olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyor.
‘DEVLETİN ADIM ATMAMASI KAYGILARI GÜÇLENDİRMİŞTİR’
İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Kürt sorununun 40 yılı aşkın bir süredir ret, inkâr ve güvenlikçi politikalarla; şiddet zemininde çözülmeye çalışılmasının sorunu karmaşıklaştırdığını belirtti. Küçükbalaban, "Gelinen aşamada, 1 Ekim 2024 tarihinden itibaren bu meselenin çözümünde şiddet ve güvenlikçi politikaların terk edilmesi, siyasi ve hukuki zeminde çözülmesi konusunda tarafların açıklamaları olmuştur. Aradan geçen 10 aylık sürede, PKK lideri Abdullah Öcalan 27 Şubat 2025 tarihinde ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı ile PKK’nin kendini fesih kongresini toplaması çağrısı yapmıştır. 1 Mart 2025 tarihinde PKK ateşkes ilan etmiş ve fesih kongresini 12 Mayıs 2025 tarihinde toplayarak fesih ve silahsızlanma kararını almıştır. Bu gelişmelere eş zamanlı olarak, toplumun beklentisi olan demokratikleşme ve özgürlükleri güvence altına alacak adımların devlet tarafından atılmaması, sürece yönelik kaygılı yaklaşımları güçlendirmiştir" diye konuştu.